İşte bu nedenle öncedenbu şirketlere satılmış devlete ait konutların devletleştirilmesi için Berlin’de halk oylaması çalışmaları başladı.
Berlin’deki Halk Oylaması’ndaki talepler Komünizm’deki planlı ekonomiyi çağrıştırıyor: Yeniden uygun kiralı konutların oluşturulabilmesi için konut tekellerini kamulaştırmak. Sosyalizmin temel prensibi olan planlı ekonomi uygulayan „Sosyalist“ ülkelerde işsizlik ve konut sorunu gibi sosyal sorunlar yoktu. “Çünkü işsizlik ve konut sorunu gibi sosyal problemler karını ve sermayesini genişletmek isteyen kapitalizmden kaynaklanıyor. Yani üretim hep birlikte yapılıyor ama üretilen mallar özel şirketlerin oluyor.”
Ancak, Anayasa’da “mülkiyet hakkı”nın güvenceye alınacağı taahhüdü yer alıyor.
Federal Almanya’da kamulaştırmalar
Ne var ki kapitalist üretim biçiminin hüküm sürdüğü Federal Almanya Cumhuriyeti’nde de arasıra kamulaştırmalar yapıldı: Örneğin Emlak Bankası Hypo Real Estate Bank. 2009 yılında iflasın eşiğine gelen banka halkın vergileriyle yaşatıldı. Bunun için federal hükümet halkın vergileriyle bankanın tüm hisselerini satın alarak kamulaştırdı.
Kamulaştırmaya çok öfkelenen FDP'li politikacı Hermann Otto Solms,:” Kamulaştırma, sosyal piyasa ekonomisinin değil sosyalist planlı ekonominin bir aracıdır” demişti. Ama kamulaştırıldı, çünkü Anayasa’nın 14. Maddesi “Mülkiyet Hakkı“nın kapsam ve sınırları yasalarla belirlenir diyor. Ve 3.pragrafta kamulaştırmanın, toplumun yararı için mümkün olduğuna ve tazminat karşılığında olabileceğine hükmediyor.
Buradan çıkan sonuç şu: Bir şirket kendisine ait bir ev, bir arsayla ilgili olarak kafasına göre hareket edemez. Bir elektrik hattı, bir yol yapılmak istendiğinde mülkünü satmak istemeyen kişiye tazminat ödenerek arazi kamulaştırılabilir. Bu işlemlerden sorumlu kamulaştırma daireleri var. Örneğin Hessen eyaletinde kamulaştırmadan eyalet hükümeti sorumludur.
Federal Almanya Cumhuriyeti’nde bu güne kadar işler durumdaki bir şirket devletleştirilmedi. En fazla iflas etmiş bankalar kamulaştırıldı.
