Bu süre içinde güneşin batmasıyla birlikte iftar açma olarak tanımlanan yemek zamanı başladı. Bu çoğunlukla bilinçli bir şekilde gerçekleşiyor. Bu da orucun bir fast food restoranına giderek değil aile, eş ve dostlarla birlikte yemek yenerek açılması anlamına geliyor. Bunları ortaklaştıran ise 15 saat boyunca yemek yememiş olmaları. İslama göre sabahleyin siyahla beyaz ayırt edilene kadar yenebilir ve içilebilir. Bir ayın sonunda ise kutlamalar birlikte yapılıyor. Oruç zamanı, hayatı yeniden ciddiye almayı gerçekleştiriyor. Oruç Hıristiyanlarda da var. Ama Müslümanların birlikte oruç tutup birlikte yemeleri ve kutlamaları daha büyüleyici görülüyor.

Müslüman aleminin Ramazan ayı iftar sofraları buluşmalarıyla renkleniyor.

Ramazanlar dini duyguların öne çıktığı, yardımlaşma, dayanışma ruhuyla hareket edildiği ve paylaşımların arttığı bir ay olarak yaşanıyor.

Bununla birlikte çalışma sürelerinin oruç tutulan saatlere göre düzenlenmesi, iftar zamanlarında mesailere ara verilmesi söz konusu değil.

Almanya’da da Ramazan boyunca oruç tutanların sayılarının az olmadığı gözleniyor. Bunu da teravih namazlarında camilerde toplanan kalabalık doğruluyor.

En çok da camilerde kurulan iftar soflarını görünce Almanya’da Ramazan‘ın özel bir dönem olduğunu kavramak daha kolay oluyor.

Ülke genelinde yaklaşık 3 500 caminin tamamında Ramazan boyunca her akşam iftar sofraları kuruldu.