Yaptırımlar, korku, evsizlik: Yeni temel güvencenin arkasında ne var

|   Politika

Jobcenter vidaları sıkıyor

Yoksulluktan etkilenen bir kişi eleştiriyor: Eski ve Anayasa’ya aykırı yaptırımlar yeni bir isim altında, geri dönüyor. Yeni temel güvence neden yoksulluğu derinleştiriyor, evsizliği teşvik ediyor ve sosyal devlete olan güveni yok ediyor?

Freitag'da yayınlanan eleştir,ye göre, kısa süre önce Bundestag yeni temel güvenceyi kabul etti – bana göre bu yasa sosyal politika açısından tam bir felaket. Sadece Bürgergeld’in gerisine düşmekle kalmıyor, bazı temel noktalarda eski Hartz IV düzenlemelerinden bile daha kötü. Hükümetimizin karnesi açısından utanç verici bir tablo.

Bu yasa bir yalan üzerine kurulu: Bürgergeld alanların büyük ölçekte dolandırıcılık yaptığı ve bu nedenle daha sert yaptırımlara ihtiyaç duyulduğu iddia ediliyor. Bunun kanıtlara dayalı olarak doğru olmadığı biliniyor, ama belli ki bu kimsenin umurunda değil. Asıl ortaya çıkan şey, popülizmin ve sembolik siyasetin politik tartışma kültürümüzü ne kadar zehirlediği. Bu beni dehşete düşürüyor ve öfkelendiriyor.

Hartz IV reformları sırasında hâlâ hepimizin bir gün bu durumdan etkilenebileceğine dair toplumsal bir bilinç varken, bugün bu anlayış neredeyse tamamen yok olmuş durumda. Sessizlik kulakları sağır ediyor – ve bu, doğrudan etkilenen insanlara korku veriyor. Caydırma üzerine kurulu bir sosyal devlet, hâlâ sosyal devlet midir?

Özellikle öfkelendiren, yasanın Jobcenter çalışanları, bizzat etkilenenler ve sosyal yardım kuruluşları dinlenmeden kabul edilmiş olması. Bir kez daha, sonuçlarına katlanmak zorunda olan insanların üzerinden karar verildi. Bu umursamazlık ve duyarsızlık insanı çileden çıkarıyor.

Daha da vahimi: Yeni bir ad altında, Anayasa Mahkemesi’nin daha önce iptal ettiği yaptırımlar yeniden mümkün hale getiriliyor. Bu sadece Anayasa’ya aykırı değil, aynı zamanda acımasızca.

Somut sonuçlar: Daha fazla denetim, daha az destek
Jobcenter’lar zaten kronik biçimde yetersiz finanse ediliyor. Şimdi artan denetimler, daha fazla bürokrasi ve personel ihtiyacı anlamına geliyor. Bunun için gereken kaynaklar ise doğrudan uyum ve istihdam desteklerinden kesiliyor. Aslında eğitim, nitelik kazandırma ve destek için ayrılması gereken paralar, yaptırımlar için kullanılıyor.

Friedrich Merz’in vaat ettiği milyarlarca euroluk tasarruflardan geriye, varsa yoksa yaklaşık 86 milyon euro kalıyor. Ya da Yeşiller Partisi’nden Cem Özdemir’in sözleriyle:
“CDU bizi yüzsüzce kandırdı.”

Peki bu, etkilenenler için ne anlama geliyor? Anneler, gelecekte çocuklarının birinci yaş gününden sonra iş aramaya mecbur bırakılacak. Jobcenter’ların bugüne kadar tanıdığı üç yıllık çocuk yetiştirme süresi böylece fiilen ortadan kaldırılıyor – üstelik birçok çocuğun bir yaşında kreşe hazır olmadığı ve ciddi bir bakım yeri eksikliği olduğu gerçeğine rağmen. Almanya’da çocukların sürekli olarak geri plana itilmesi artık midemi bulandırıyor. Gerçek bir çocuk temel güvencesi yoksulluğu azaltabilirdi – bu yasa tasarısı ise tam tersini yapıyor.

Yaptırım uygulamaları ciddi biçimde sertleştiriliyor: Yaptırımlar daha hızlı devreye sokulabilecek, daha ağır olacak ve mazeretsiz randevu kaçırmak artık adeta “ölümcül bir günah” sayılacak. Bu bir kez yaşandığında, sözde “yükümlülük idari kararı” yürürlüğe giriyor. Bir kişi üç kez mazeretsiz gelmezse, tam yaptırım uygulanıyor. Sağlık sigortası devam etsin diye sembolik olarak 1 euro ödenmesi öngörülüyor. Ne büyük bir cömertlik!

Özellikle sinsi olan ise sözde “ulaşılamazlık varsayımı”: Bir kişi “ulaşılamaz” sayılırsa, kira dahil tüm yardımlar kesiliyor. Genel olarak, tekrarlanan “yükümlülük ihlallerinde” yardım hakkı tamamen ortadan kaldırılabilecek – yani tam yaptırım.

Kimler etkileniyor? Özellikle fiziksel ya da psikolojik hastalar
Bu düzenlemelerden en çok, fiziksel ya da psikolojik olarak ağır hasta olan insanlar etkileniyor. Paranın kesilmesi onları işe götürmez; evsizliğe – ya da intihara – sürükler.

Buna ek olarak, konut giderleriyle ilgili kurallar da sertleştiriliyor. İnsanlardan “çok pahalı” evlerini terk etmeleri isteniyor, ancak uygun fiyatlı konutlar ortada yok. Bu politika gerçeklikten kopuk ve son derece sorumsuz.

Kiralar gelecekte tamamen devlet tarafından kesilebilirse, ev sahipleri temel güvence alan kişilere ev kiralamaya daha da isteksiz davranacak. Üstelik genişletilen bilgi verme yükümlülüğü, kaçınmak istedikleri ek bir bürokrasi yaratıyor. Tüm bunlar insanları sistematik biçimde evsizliğe itiyor – başka bir sonucu yok.

Bu söylemi tanıyoruz: İnsanlar mümkün olduğunca hızlı şekilde işe yerleştirilmeli. Kulağa onurlu gelen bir yaklaşım – ancak okul diploması olmayan ya da sağlık sorunları yaşayan insanlar için yeterli iş olmadığı gerçeğinde duvara çarpıyor.

Öfke nerede? Protesto için hâlâ zaman var
Her birimiz bir kaza, hastalık, ailevi acil durum ya da iflas nedeniyle Bürgergeld’e muhtaç hale gelebiliriz. Bu yasa henüz nihai olarak yürürlüğe girmiş değil; Mart ayına kadar parlamenter süreçten geçmesi gerekiyor.

Bu da değişiklikler için hâlâ mücadele edilebileceği anlamına geliyor – ve bu zamanı mutlaka değerlendirmeliyiz.

Sanktionen, Angst, Wohnungslosigkeit

 

Geri

 

Card image cap
înfo Magazin
Daha fazlasi için

YouTube
Card image cap
Türk Sanat Müziği
Daha fazlasi için
Card image cap
Mesleğe Adım Adım
Daha fazlasi için
Card image cap
İstekler Programı
Daha fazlasi için
Card image cap
SALI SALI Hakan
Daha fazlasi için