Bu açıklamanın sebebi Berlin'de bugün ilk kez düzenlenecek Almanya-Türkiye Hükümetler Arası Stratejik İstişareler Toplantısı.

Türkiye’den Almanya’ya mülteci akınını durdurması beklentisi nedeniyle insan hakları ihlalleri, Kürt illerindeki saldırılar Alman hükümeti tarafından görmezden gelinerek tali bir sorun oldu. Bu politikaya paralel olarak Kamu televizyonları da bu konularla ilgili haberleri görmezden gelme yolunu seçti. Örneğin Ai’nin dünkü Türkiye raporu kamu televizyonlarında yer almadı. 

Görüşmede Türkiye’deki insan hakları ihlalleri, Kürt kentlerindeki sokağa çıkma yasakları, ağır silahlarla Kürt kentlerine saldırılması ele alınmalı. Sadece konuşmak değil Türkiye’nin yeniden düşünmesinin de önünü açmalı.

Yeşiller bunu şöyle ifade ediyor:
“Bu Alman dış politikasının bir yoksulluk karnesidir. İç politik motifli sebeplerle Erdoğan'a bağımlı hale gelinmesi durumunda açık bir eleştiri ve cam gibi berrak bir duruş belirleyemezsiniz.”

Yeşiller partisinin bu açıklaması ve basında göçmen akının durdurulması karşılığında tanınan indirimler haberleriyle Türkiye’de olup bitenlere baktığımızda şunları görüyoruz:  Erdoğan’ın politikası basın özgürlüğü sınırlaması, muhalif gazetecilerin tutuklanması, barış çağrısı yapan aydınlar hakkında soruşturma başlatması şeklinde sürüyor.

Yeşiller Başkanı Cem Özdemir de federal hükümetten Kürt çatışmasının çözümünde aracılık etmesini istedi. Özdemir, “Türkiye kendi halkını vuramaz, bu durum politik olarak müzakere edilmeli” dedi.

Die Welt gazetesi, "Muhalefetin bastırılması, basın özgürlüğünün kısıtlanması, Kürt sorunun tırmanması Türkiye’nin Suriye politikası, artık Avrupa için bir önem taşımıyor. Mülteci krizi nedeniyle Avrupa, özellikle de Almanya Türkiye’ye hiç olmadığı kadar muhtaç" yorumunu yaptı.