Dr. Ekrem Karakaya'nın ölümü sonrası başlayan sağlıkta şiddet tartışmalarını DW Türkçe'ye değerlendiren Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, sağlıkta şiddetin genellikle güvenlik politikaları üzerinden ele alındığını, ancak sorunun köküne inmek gerektiğini söyledi.
Dr. Pala, OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) ülkeleri içinde nüfus başına en az hemşire ve hekim düşen ülkelerden biriyiz. Talep artıyor ama karşılayacak emek gücünüz yok" dedi. Hekimler artan talep nedeniyle polikliniğe birden fazla hasta almak zorunda kalıyor. Zorlanan koşullar nedeniyle hasta-hekim ilişkisi bozuluyor.
İki Acil Servis doktorunun geçtiğimiz Haziran ayında hasta yakınlarının saldırısına uğramasının ardından Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Dr. Halis Yerlikaya da benzer bir açıklama yapmıştı: „Sağlıkta şiddetin ancak sağlıkta dönüşüm politikalarının yarattığı bu yıkımın bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmasıyla önleneceğini biliyoruz.“
Genel sağlık sigortası içerisinde yer alamayan önemli bir kesim için sağlık hizmetine erişimde engeller oluşmaya başladığına dikkat çeken Dr. Kayıhan Pala’ya göre, "İnsanlar acil olmadığı halde acile gitmeye başladı. Bunlar acil vakalar değil, sağlık hizmetlerine erişemediği için acile gelen vakalar. Acil olmadığı halde acile gelenlere bakılamayınca sorunlar yaşanmaya başladı." Sağlık hizmetine erişmeyen vatandaş sorumlu olarak sağlık çalışanlarını görüyor.
Dr. Funda Furtun’a göre, 2003 yılında çıkarılan Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla sağlık hizmeti 'ne kadar çok iş yaparsan ödemen o kadar fazla olur'a dönüştü. Yani „Hastalar müşteri oldu." Furtun'a, değişen sağlık sistemiyle vatandaşa cennet vadedildi ve bunu bulamayan vatandaş da öfkesini karşısında kim varsa ondan çıkarmaya başladı" dedi.