Mutlu inek resimlerinin yer aldığı süt paketleri sadece pazarlama stratejisinin görünen yanı, ancak gerçekler çok farklı. Süt besiciliğindeki mutlu inek görüntülerinden fazla bir şey kalmamış.
Bugün süt üretimi, yüksek oranda özel olarak yetiştirilmiş turbo inekler ve otomatikleştirilmiş süt üretimiyle milyar dolarlık bir endüstri.
3Sat programının haberine göre:
• • Avrupa'da her yıl yaklaşık 200 milyon ton süt ve süt tozu üretiliyor. Avrupa'da 100 milyar Euroluk bir pazar var.
• • Almanya'da yılda kişi başına 90 kilo süt tüketiliyor.
• • 2016 yılında Almanya'da üretilen 32.7 milyon ton sütün yaklaşık yarısı ihracata yönelikti ve bu eğilim artıyor.
• • Avrupa Birliği sütçülük yapan çiftçilere ve zorluk yaşayan diğer çiftçilere yaklaşık 500 milyon Euroluk sübvanse yapıyor.
• • 2016 yılında her inekten yıllık ortalama olarak 7.746 kilo süt alındı. İnekler her litre süt için üç litre gübre yapıyor. Bu da tarlalara dökülüyor.
• 2000 yılından bu yana çiftlik başına ortalama süt ineği sayısı 33'ten 57'ye yükseldi. İneklerin ömrü 25 yıl olmasına rağmen, ortalama olarak beş yaşında kesiliyor.
• • Bir ineğin yüksek süt vermesi için içinde soya bulunan konsantre yem veriliyor; Soya ise Güney Amerika'dan ithal ediliyor. Soya yetiştirmek için yağmur ormanları kesiliyor.
• Kaynaklar: milchindustrie.de, agrarheute.com, ble.de, ec.europa.eu/agriculture/milk_de, wwf.de, provieh.de
Avrupa’daki tüketim modelini örnek almak için çabalayan Çin gibi ülkelerde süt tüketimi büyük bir hızla artıyor.
Kemik güçlendirici değil kemik kırıcı
Reklamlarda sütün kemikleri güçlendirdiği iddia ediliyor. Ancak gerçekler bunun tam tersini gösteriyor: En çok süt tüketen ülkelerde kemik kırılması hastalığına daha fazla rastlanıyor.
Bilim insanları, “çocuğun büyümesi, serpilmesi için süt en önemli gıda maddesi. Ancak bir yetişkinin vücudu daha fazla gelişmeye tahammül edemiyor. Ve kemik kırılması hastalığı ve kanseri tetikliyor” diyor.
Sadece sütü mercek altına aldığımızda, “ağaçlara bakıp ormanı gözden kaybetme” olarak tanımlanan duruma düşme tehlikesi çok yüksek. Süt içilsin, içilmesinden ziyade bir kan dolaşımı gibi algılandığında ortaya şunlar da çıkıyor: İnekler fazla süt versinler diye çayırla değil soya ile besleniyor. İnekler bunun sadece üçte birisini sindirebiliyor. Üçte ikisi gübre olarak dışarı çıkıyor. Bu gübre tarlalara serpiliyor. Suni olduğu için tarladaki mikro organizmalar bu gübreyi sindiremiyor. Bu gübrede bulunan nitrat içme suyuna karışıyor. Biz de bu suyu içtiğimizde, nitrat vücuttaki oksijen akışını engellediği için kanser hastalığına ilk adımı atmış oluyoruz. Bir de bu yemler için yağmur ormanlarının kesildiğini hatırlayalım: Bu da iklim değişikliği demek. İşte sütün kan dolaşımı yaklaşık olarak böyle çalışıyor.
