Sosyal Politika

|   Politika

Merz ve kent görüntüsü politikası

Başbakan Merz’in kent görünümü hakkındaki açıklaması tartışılmaya devam ediyor. Bir cümle ve susmayan bir yankı...

Başbakan Merz, hükümetinin göç konusundaki ilerlemelerinden bahsetmiş ve ardından şunu eklemişti:

“Ama tabii ki hâlâ şehir manzarasında bu sorunu görüyoruz.”
Birçok kişi bu sözleri ayrımcı buluyor; göçün genelleştirilerek bir “sorun” gibi sunulduğunu ve insanların aşağılandığını düşünüyor.
Dün Merz’e, bu sözlerle tam olarak ne demek istediği soruldu.

Merz:
“Bir de kızlarınıza sorun, ben bununla ne demek istemiş olabilirim.
Sanırım oldukça net bir cevap alırsınız. Benim buna ekleyecek hiçbir şeyim yok.”

Evet, tüm bunlar ülke çapında bir tartışmaya dönüştü.

“Biz kızlarız”
Başkent Berlin'de CDU genel merkezi önünde başbakanın sözlerini ayrımcı bulduklarını söyleyen binlerce insan toplandı. 
ZDF kanalına konuşan Sabrina Banze şunları söyledi:

“İnsanların görünüşlerine bakarak nereli olduklarını ve burada ne aradıklarını belirlemeye çalışmak, bence son derece yabancı düşmanı ve ırkçı bir tutum. Bugün buradayım çünkü çok öfkeliyim. Birincisi bu sözler yüzünden, ikincisi ise kadınların ve kızların güvenliğini gerekçe göstererek bu sözleri mazur göstermeye çalışmak yüzünden. Evet, bu kesinlikle kabul edilemez.”

Merz, dün “kent görüntüsü ve göç” konusundaki soruları yanıtlamak istemedi. Ancak, tartışmalı açıklamalarının arkasında durduğunu belirtti.

CDU’nun sosyal kanadı başkanı, Merz’i gerçekçi olmayan beklentiler yaratmakla ve sorunun karmaşıklığını görmezden gelmekle suçladı.
“Bu iki noktayı birbiriyle ilişkilendirip, sanki geri gönderme sayısı arttığında şehir görünümündeki tüm sorunlar çözülecekmiş gibi bir tablo çizmek...Bence bu, son derece yüzeysel bir yaklaşım.”
„Almanya’da elbette suç oranları, güvenlik sorunları, çevre kirliliği, çöp gibi konularda problemlerimiz var. Ama bunların hepsini sürekli olarak göç meselesine indirgemek, her şeyi birbirine karıştırmak ve genelleştirmek yutulacak lokma değil.

Bugünkü Merz tartışması da aslında aynı temayı çağrıştırıyor:
Steinbeck’in 1930’lu yıllarda yazdığı Gazap Üzümleri romanını hatırlatıyor. Bir yanda yerinden edilmiş insanlar (mülteciler, göçmenler), diğer yanda ise korku ve öfke siyasetiyle şekillenen toplumsal kanı.

Merz’in sözleri, göçü bir “şehir manzarası sorunu”na indirgerken, insanların dramını ve sistemin neden olduğu yapısal sorunları görmezden geliyor.

Tıpkı Steinbeck’in traktör metaforunda olduğu gibi, burada da birey (“ben”) topluluktan (“biz”) koparılıyor — ve toplum, dayanışma yerine korkuya yönlendiriliyor.

“Bir traktörle bir tank arasında çok az fark vardır: Her ikisi de insanları yerinden eder, korkutur, yaralar.”

Bu cümle neredeyse yüzyıl önce yazılmış olsa da, bugünün Almanya’sında yankılanıyor.

“Şehir görüntüsünde hâlâ bu sorunu görüyoruz” diyerek göçü estetik bir problem gibi tanımlayan Merz, birçokları için insani bir trajediyi yüzeysel bir “görünüm meselesi”ne indirgiyor.
Göstericiler, Merz’in sözlerini yalnızca ırkçı değil, aynı zamanda tehlikeli buluyor. 

Çünkü bu sözler, bir halkın gözünde göçmenleri yeniden “öteki” haline getiriyor; “biz”i parçalayıp “ben”e indiriyor.
Steinbeck’in sözleriyle ifade edersek,
“Ben toprağımı kaybettim” cümlesi “biz toprağımızı kaybettik”e dönüştüğünde umut doğar.

Merz’in sözleri, göçmenleri şehirlerin güvenlik veya temizlik sorunlarıyla eşitleyerek nedenleri değil sonuçları konuşuyor.
Oysa asıl neden, yerinden edilme: savaş, yoksulluk, sömürü.
Traktörün altında ezilen çiftçiyle, bombalardan kaçıp Avrupa yollarına düşen mülteci arasında fark var mı sence, sizce?
Bugün Almanya’daki tartışmanın, yalnızca göçmenlerin görünürlüğü değil; dayanışmanın görünmezliği üzerinde yoğunlaşması gerekmiyor mu?
Sonuç olarak, Merz’in açıklamaları yalnızca göçmenleri değil, toplumun kendi içinde “biz” olma potansiyelini de sınayan bir tartışmayı tetiklemiş durumda. Steinbeck’in metaforu bugün Almanya’da yaşanan, traktörün altında ezilen çiftçiyle Avrupa yollarında yerinden edilmiş bir mültecinin kaderinin birbirine benzediğini hatırlatıyor: Birey, sistemin dişlileri arasında yalnız kalırsa, dayanışmayı ve kolektif bilinci kaybetme riski büyüyor.

 

 

Geri

 

Card image cap
înfo Magazin
Daha fazlasi için

YouTube
Card image cap
Türk Sanat Müziği
Daha fazlasi için
Card image cap
Mesleğe Adım Adım
Daha fazlasi için
Card image cap
İstekler Programı
Daha fazlasi için
Card image cap
SALI SALI Hakan
Daha fazlasi için