"Suriye'de savaş var. Yunanlılar engelliyor, Türkiye gidebileceğimizi söylüyor. Ama nereye? Suriye'de durum karman karışık: Rusya, İran, ABD, Türkiye, insan kaçakçıları olmak üzere hepsi savaşın bir tarafı durumunda. Bu sefil durumda ne yapalım? Orası benim vatanımdı ve şimdi buradayım."
İnsanlar çaresizlik içinde değerleriyle gurur duyan Avrupa’nın Yunanistanının insafa gelmesini bekliyor.
Yürekleriyle değil sözleriyle sahip çıkanlar sıraya girdi
2011 yılından bu yana süren iç savaştan kaçan milyonlarca insanın sığındığı Türkiye’de bu insanların hangi koşullar altında yaşadıklarına kulaklarını tıkayan, gözlerini kapatanlar şimdi insan dostluğuna soyundular.
Almanya ve Avrupa'daki kilise temsilcileri Türkiye-Yunanistan sınırındaki sığınmacıların sorununa acil çözüm istedi.
Protestan Kilisesi Konseyi'nin Almanya ve AB sorumlusu Martin Dutzmann, Alman Yazıişleri Ağı'na yaptığı açıklamada, Almanya ve Avrupa'nın mülteci politikasını eleştirdi. Almanya'nın yeni mülteci kabul edecek kapasiteye sahip olduğunu belirten Dutzmann, Yunanistan'ın mültecilere muamelesini, zor durumda olan ve sınıra giden insanların tazyikli su ve göz yaşartıcı gazla engellenmek istenmesinin rezalet olduğunu söyledi.
Dutzmann, Almanya'nın yeni mülteci alamayacağı şeklindeki açıklamalara cevaben, "Daha fazla insanı alabilecek durumda olmadığımızı düşünmüyorum" dedi.
Kardinal Hollerich: Utanıyorum
AB Piskoposlar Komisyonu (COMEVE) Lüksemburg Kardinali Jean-Claude Hollerich ise domradio.de sitesine yaptığı açıklamada, "Mültecilerin sorun olarak damgalanmalarını okudukça utanıyorum" dedi. Hollerich mülteci alınmasını ve Yunanistan'a yardım edilmesini talep etti.
Alman Katolik Piskoposları Konferansı'nın eski Başkanı Kardinal Reinhard Marx da "Bu konunun dışında kalalım, bizi ilgilendirmiyor dememiz kabul edilemez" dedi.
Evrensel gazetesi yazarı İhsan Çaralan, Türkiye’nin mültecileri istismar eden bir ülke olarak görüleceğine dikkat çektiği yorumunda şunları yazdı:
"Erdoğan Hükümeti, Avrupa’ya karşı yıllardır salladığı “mülteci kartı”nı oynadı.
Ama bütün gelişmeler gösteriyor ki; mülteciler, Esad rejimini devirmenin kozu olarak kullanılamadığı gibi Avrupa’da da işe yaramadı.
Üstelik böylece mülteci kozu artık koz olmaktan da çıktı.
Bugüne kadar, Türkiye açlık, yoksulluk ve savaşlardan kaçan mazlum insanların sığınağı bir ülke olarak gösteriliyordu. Bu tutum ikircikli de olsa, dünyada bir itibara sahipti. Bundan böyle ise;
1. Dünyanın gözünde Türkiye artık, mültecilere insani nedenlerle kucak açan bir ülke değil, mülteciliği kendi siyasi amaçları için istismar eden bir ülke olarak görülecektir.
2. Hükümetin bu tutumu, mültecileri düşman olarak görenlere cesaret verecek, zaman zaman gördüğümüz mültecileri linç etmeye varan saldırılar artacaktır.
3. İnsan kaçakçılığı fiilen yasak olmaktan çıkarılmıştır.
Bütün bu olanlar içinde “en masum”, hatta “tek masum” olan mültecilerdir."