Bu çok para. Ancak partiler anayasaya rağmen adayların masraflarını ödemiyor. Tam tersine partiler doğrudan adayların ceplerinden katkıda bulunmasını istiyor.
Bu durumda her adayın yani parası olanla olmayan adayın aynı şansa sahip olduğunu söylemek veya iddia etmek abesle iştigalden başka bir şey değil.
Vatandaşın kendi adayını adayın cüzdan kalınlığına göre belirlemesi anlamına gelen bu uygulama anayasal hakkın ihlalinden başka bir anlama gelmiyor.
Anayasa sadece aktif seçim hakkını değil pasif seçim hakkını da yani seçilebilirliği de güvenceye alıyor. Bu da partilerin parlamentoya girişi monopolüne almasını engellemeye yönelik adaylığın eşitliği ilkesi. Partiler ise bu yasayı adayların yüksek ödeme yapması durumuna bağlayarak kötüye kullanıyor.
Böylece “özgürlük ve eşitlik güvencesi” veren Anayasa'nın 48. maddesinin 2. paragrafı ihlal ediliyor. Bunun kamuoyu önünde tartışılması gerekiyor.
Bugüne kadar neden şikayetçi olunmadı acaba?
Yasaların yapılması partilerin elinde. Partiler yasası, seçim yasası gibi gerekli yasalara kendileri karar veriyor. Geçerli yasal işleyişe göre “Davacı yoksa hakim de yok.”
Bu durum vatandaşlar tarafından bilinmiyor.
Bağışlarla seçim kampanyası yürütmek büyük bir problem. Çünkü parayı eline alan adayın yeniden seçilmek için yüksek bağış yapmış olanların güdümüne girmesi tehlikesinin başlangıç noktası oluyor.
Almanya'daki seçim sistemi ABD'de olduğu gibi çoğunluk sistemine göre değil yüzde oranına göre işliyor. Yani partiler aldıkları oy oranına göre devletten yardım aldıkları için seçimlerde devletten yüksek miktarda para alıyor. Bu da adaylardan katkı payı beklemeye ihtiyaç olmadığı anlamına geliyor.