Bu ülkede 2024, önceki tüm rekorları geride bırakan üst üste üçüncü yıl oldu. Aynı zamanda, sıcaklık o kadar arttı ki Alman Meteoroloji Dairesi iklim değişikliğinin hızlandığından bahseder hale geldi.
Dünya tarihinde iklim zaman zaman değişmiştir. Ancak son 40 yılda yaşadıklarımız, iklim bilimcilerin sadece inceleyebildiği son 100.000 yıl için benzersiz olduğu çok açık. Küresel iklim daha önce hiç bu kadar hızlı ısınmamıştı. Özellikle de insanların tarım ve hayvancılığı geliştirdiği, iklim ve hava durumuna büyük ölçüde bağımlı hale geldiği son 10.000 yılda.
Jungewelt’in yorumuna göre, bunun ne anlama gelebileceğinin ilk ve nispeten zararsız işaretleri artık bu ülkede bile tüketiciler tarafından hissediliyor. Birkaç yıl üst üste yaşanan kuraklık, tahıl ve bira fiyatlarının önemli ölçüde artmasına neden oldu. Akdeniz'in önemli bir temel gıda maddesi olan ve Almanya’da da popüler olan zeytinyağının fiyatı, hava koşullarının neden olduğu kötü hasat nedeniyle 2024 yılında neredeyse iki katına çıktı. Gıda fiyatları enflasyonu, düşük gelirli Avrupalılar için zaten ciddi bir sorun. Bununla birlikte, giderek daha şiddetli fırtınalar, daha uzun ve daha sıcak sıcak dalgaları, daha uzun süreli kuraklıklar ve balık tutmak için neredeyse hiçbir şeyin kalmadığı bir deniz ile daha sıcak bir dünyada karşı karşıya olduğumuz şeyle karşılaştırıldığında, bu sadece ilk, zayıf bir uyarı sinyalidir. Önümüzdeki on yıllarda dünyanın gıda arzı tehlikeye girecek ve artan gerilimler ve savaş hazırlıkları durumu daha da kötüleştirecek.
Bu krizin nasıl önlenebileceği uzun zamandır biliniyor. Diğer şeylerin yanı sıra, çok fazla sayıda arabayı yollardan çekmek ve sera gazı emisyonlarını önlemek için iyi bir raylı sistem ve otobüs taşımacılığına ihtiyacımız var. Ancak bu açıdan da 2024'ün bize sunabileceği sadece kötü haberler vardı: Oldukça kârlı olan Alman otomotiv endüstrisi, endüstriyel kaynakları otobüs ve tren yapımında kullanmak yerine kitlesel işten çıkarmalar ve fabrika kapatmalarla endüstriyel kaynakları yok etmeyi tercih ediyor. Özel sermayenin iklim krizinin daha da tırmanmasını önlemek istemediği açıkça görülüyor. Bu da toplumun meseleye bir fiil kendisinin el koyması gerektiğini gösteriyor.