Katilleri ise indirim uygulanmadan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Tepkiye yol açan olayın ardından onlarca kadının katledilmesi, dövülmesi olayları bitmedi.

Duyarlı kadınlar cinayet, şiddet ve tecavüzleri protesto etmek için „Tecavüz suçtur, yastayız“ gibi pankartlarla sokağa çıktı. Fakat bu olayların nasıl çözüleceğine dair bir planlarının olmadığı görüldü.

Şiddeti, tecavüzü cezalandıran Yasal değişiklikler, bunun dayanağı olan insanların ruhsal yapısı değişmediği sürece başarısızlığa uğrar, başarısızlığa mahkumdur.
“Şiddet ve tecavüzün önlenmesi öğretisi, ancak kitlelerin zihinsel yaşamlarının ve heyecanlanma yeteneklerinin değiştirilmesiyle mümkündür.”

“Ünlü ‘tarih içindeki öznel etken’, halk kitlelerinin ruhsal yapısından başka bir şey değildir.” Zorbalığın ve baskının edilgin bir tutumla hoş görülmesi de dahil olmak üzere toplumun gelişmesini belirleyen bu ruhsal yapıdır.

İnsanın yapısını tanımadan “tecavüz suç sayılmalıdır” sloganı ve cezaların sertleştirilmesi girişimi bir işe yaramaz. Cinsel açlığın olduğu bir toplumda tecavüzleri ve şiddeti yasalarla engellemeye çabalamak baştan yenilgiyi kabul etmektir.