İsrail’in meşru müdafaa hakkı olduğunu savunan eleştiriler, savaş suçu suçlamasını “aşırı” buluyor. Alman hükümeti ise bu suçlamaları büyük ölçüde geçiştiriyor. Ancak 2023 yılında, Vladimir Putin hakkında çıkarılan tutuklama emrinde farklı bir yaklaşım benimsenmişti. Bu durum, "Devlet aklı, uluslararası hukukun önüne mi geçiyor?" sorusunu gündeme getirdi.
2024 yılı yalnızca iklim felaketleri ve ekonomik krizlerle değil, aynı zamanda savaş suçlarıyla da anılıyor. Sudan, Ukrayna ve Gazze gibi bölgelerde yaşanan trajediler bunun açık örnekleri. İsrail'in Gazze'de on binlerce sivili öldürdüğü, yüz binlercesini evlerinden ettiği, ilaç, su ve gıda kaynaklarını kestiği yönündeki suçlamalar uluslararası toplumda tartışma yaratıyor.
UCM, olası savaş suçlarını kovuşturmak amacıyla Hamas'ın askeri lideri Muhammed Daave, eski İsrail Savunma Bakanı Joach Galland ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu hakkında tutuklama emirleri çıkardı. Ancak bu kararlar, özellikle İsrailli siyasetçilere yönelik olanlar, bazı Alman politikacılar tarafından “aşırı” olarak nitelendiriliyor. İsrail’in bir demokrasi olduğu gerekçesiyle, UCM’nin bu ülke üzerinde yargı yetkisi bulunmadığı öne sürülüyor.
Monitor’un haberine göre, CSU’lu siyasetçi Alexander Dobrindt, Netanyahu ile yaptığı görüşmede mahkeme kararının “aptalca” olduğunu söylediğini açıkladı. Ancak UCM, savaş suçlarının cezasız kalmaması için kurulmuş bir kurum ve 124 ülke tarafından destekleniyor. Bu ülkeler, tutuklama kararları doğrultusunda suçlanan kişileri yakalamayı taahhüt etmiş durumda. Peki, Netanyahu Almanya’ya gelirse tutuklanır mı? Alman hükümeti bu konuda net bir yanıt vermiyor.
Ukrayna'daki savaş suçları nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında çıkarılan tutuklama kararıyla kıyaslandığında, İsrail’e yönelik suçlamaların ele alınışında farklar göze çarpıyor. Uluslararası hukuk uzmanı Christoph Safferling, uluslararası hukukun diktatörlükle demokrasi arasında ayrım yapmadığını vurguluyor. Çünkü mahkeme yalnızca diktatörler için değil, tüm mağdurlar için adalet sağlamak amacıyla kuruldu.
Ancak Gazze'deki insanlar için bu tartışmalar çok uzak. Şu anda onlar için en önemli mesele hayatta kalma mücadelesi. Gazze ve Ukrayna’daki acılar, kötüleşen iklim krizi ve demokrasiler üzerindeki baskılar, 2024 yılının iz bırakacak olayları arasında yer alıyor. Bu gelişmeler, önümüzdeki yıllar için de endişe kaynağı olmaya devam edecek.