Herkes birden yardım sever görüntülerle ortaya çıkan Almanya’ya gelmek için çabalıyordu. Yardım sever Almanlar mültecileri yiyecekler içecekler ve oyuncaklarla karşılıyordu.

ARD kanalının kamuoyu yoklamasına göre mültecileri tehlike olarak görmeyen Almanların oranı bir hafta içinde yüzde 59’dan yüzde 61’e yükseldi. Yüzde 38’lik kısım ise gelişmelerden endişe duyuyor. CSU da kardeş parti başkanı Merkel’in hükümetin mülteci politikasından rahatsız oldu.

Mültecilerle yapılan söyleşilerde Ganalı bir mülteci Ophylia Adjej Acquah 6 aylık çocuğuna Angela Merkel’in adını verirken, Suriye’den Almanya’ya gelmek isteyenler ise Angela Merkel’i mültecilerin, zor durumda olanların Anası, Teresa’sı olduğunu söyledi.

Gülmeyin Lütfen, “Merkel mi?” diye sormaktan vazgeçin. Almanya’nın görüntüsü tamamen değişti. Yunanistan krizinde “Yaşasın Hitler” selamıyla tanınırken şimdi “hoş geldiniz” görüntüleri öne çıkıyor.

Bu görüntüler karşısında bir açıklama yapan Boris Becker’in “Alman olduğum için gururluyum” demesinin haklılık payı küçümsenemez: Yardım, dayanışma, tolerans.

Bu durumda mültecilere yapılacak her bir euroluk yardım, Neonazilere bir şamar olacak.
Berlin’de insanlar mültecilere yardım etmek için çabalıyor. Peki devlet nerede? Sorunun cevabı Perşembe günü geldi. Veteriner Dairesi geçici olarak oluşturduğu kantini kapattı.

Gerekçe:
Gıda maddelerinin hijyen şartlarına uygun olmaması. Gerçek bu ise yiyecek ve içecek dağıtan Berlinlilerin de bu kurala uyması gerekmez mi?

Mültecilere insani davranılması durumunda daha fazla insanın geleceğinden korkan CSU, Merkel’in mülteci politikasından rahatsız.

Almanya’nın karanlık yanı da var. Hani her ışıklı görüntünün altında bir gölge vardır derler ya. Her gün yaklaşık bir mülteci yurdu yakılıyor.

Münih’te mültecilerin konaklaması için hazırlanan mekana gelen Bavyera Sosyal İşler Bakanı, yerleştirmeden sorumlu personeli çalışmasından dolayı kutlarken, “ bunların geri gideceğini biliyorsun” hatırlatmasında bulunmayı da ihmal etmedi.

CSU’lu bakanın partili arkadaşı Max Straubinger, “Suriye’nin her tarafında savaş yok, yaşanabilecek bölgeler de var” dedi.

Bavyera İçişleri Bakanı Hermann, ünlü şarkıcı Roberto Blanco’yu “sevimli zenci” olarak tanımladı.
Bavyera İçişleri Bakanı Hermann bu sözüyle imajı yerle bir olmuş Almanya’nın durumunu daha da kötüleştirdi.
Hermann’ın kırdığı potlar bununla sınırlı kalmadı. Hermann, “Sınır dışı edilen Almanların mültecilerle mukayese edilmesi hakarettir” dedi. Çok doğru, onlar siyah beyaz fotoğraflı bir döneme tekabül ederken, mülteciler renkli fotoğraf dönemine tekabül ediyor.

Hermann, bundan başka “Çok fazla mülteci Almanya’ya ebolayı taşıyabilir” sözünün de sahibiydi.
Bavyera Başbakanı Seehofer, nazi dönemi uygulamasıyla eleştirilen Macaristan Başbakanı Orban’ı mülteci krizini görüşmek için davet etti. Orban, inanç özgürlüğünün olduğu iddia edilen Avrupa birliği üyesi olarak, Müslümanları mülteci olarak alamayacaklarını söylemişti.

Merkel’in kardeş partisi CSU’nun hükümete yaptığı eleştiri işe yaradı. Hükümet dün mültecilere Avusturya-Bavyera sınırını kapattı.