Şu ana kadar 2,7 milyondan fazla insana virüs bulaştığı belirlendi. Neredeyse 77.000 insan öldü. Ülkede tekrar bir Lockdown uygulaması artık bir seçenek değil. Bunu son başbakanlar zirvesi de gösterdi. Her yeri açarak tamamen “normal“ günlük yaşama dönmek de mümkün değil. Şimdiki politik slogan şu: Bir gün yeterli aşı olana kadar dişinizi sıkın ve gözlerinizi tamamen kapatın.
Covid-19 ile başarılı bir mücadele için neredeyse tüm bilgiler 2020 baharında zaten mevcuttu. Sadece uygulanmadı.
Angela Merkel, koronavirüsü "yüzyılın felaketi" olarak nitelendirdi, ancak harekete geçmedi. Hızlı bir karar verilmesi gereken yerde tereddüt etti; daha fazla yetki elde etmek yerine bunu eyaletlere bıraktı.
İnsanlara aylardır yaşamlarını kısıtlamalarını kabul ettirmiş olan hükümet, krizin somut yönetiminde bir hata yaptı: Aşılama salyangoz hızıyla yürüyor, çok az hızlı test var ve bunları stratejik olarak nasıl kullanacağına dair bir plan yok. Başbakan Merkel, kriz politikasından, en azından geçen sonbahardan beri, eyalet başbakanlarını ikinci Lockdown konusunda ikna edemediği zamandan beri uzaklaştı. Bunun yerine, Almanya, Anayasa'da yeri olmayan on yedi kişilik bir müdürlük tarafından yönetiliyor.
Bir yıldır virüsle mücadeleyle uğraşan bilim insanlarının rahatsızlığı da oldukça büyük. Bir araştırmacı, "Teoriden uygulamaya geçişin uzun zaman alabileceğini öğrenmek zorunda kaldım" diyor.
Bu arada, Nisan 2020 önlemler kataloğunun ilk sayfasında, bilim adamları krizin en büyük toplumsal sorununu "demokrasinin demokratik süreçlere ve kurumlara karşı büyük bir güven kaybından korunması" olarak adlandırdılar. Geriye dönüp bakıldığında, neredeyse kehanet gibi.