Kassel mahkemesi bu kararla Almanya’da bir ilkin altına da imza attı. Bugüne kadar Türk ve Müslümanların işlediği bu tür cinayetler „namus favası“, Alman aileler arasında işlenen cinayetler ise „aile trajedisi“ olarak tanımlanıyordu.

Alman, Türk ayırımı yapmadan tüm insanların çocuğu yetiştirirken verdiği eğitim, onu bir başkasının veya kendisinin hayatına müdahele edebilecek bir hakim durumuna getiriyor. Bir başkasının, aileden birisinin yaşam tarzı kendisine uymuyorsa onu öldürebiliyor, öldürmeye teşebbüs ettirebiliyor. “Bana, bize veya bize öğretilenlere uymazsan ölümü göze alacaksın” hükmünün yerine getirilmesinden başka bir şey değildir bu.

Kısacası anneler, babalar, aileler ve devlet olarak ruh hastası yaptığımız çocuklarımızın ve bizim acılı halimizdir.
Kassel mahkemesi cinayetin „namus davası“ değil kız kardeşinin yaşam tarzı sebepli olduğuna hükmetti.

Hakim kararın gerekçesinde, kadının (Mehtap Savaşçı) yaşam tarzının, 51 yaşındaki ağabeyinin „aile ve saygı değerlerine“ uymadığını söyledi. Eşinden ayrı olan 40 yaşındaki Mehtap Savaşçı evli bir erkekle yaşıyordu.

Mahkum olan Mehtap’ın 51 yaşındaki ağabeyi kız kardeşini Kassel’deki evinden kaçırmış ve göğsüne sıktığı iki kurşunla öldürmüştü. 40 yaşındaki Mehtap’ın cesedi Wiesbaden bir bahçede bulunmuştu.

Mehtap’ın 19 yaşındaki kızı Yaren Savaşçı, karardan dolayı rahatladığını söyledi:
„Hak ettiğicezayı aldı. Her şey mükemmeldi. Savcıya teşekkür ederim.“