Oxfam Deutschland’ın “Büyük Eşitsizlik” raporuna göre, en zengin on adam, pandeminin başlangıcından bu yana servetlerini tek başına ikiye katladı. Geri kalan milyarderler de paylarına düşeni 14 yıl öncesine göre katladı. Ekonomik tahlil raporları ekonomik büyümenin devam ettiğini, yeni işyerleri yaratıldığını gösteriyor.
Ancak gelir skalasının diğer ucunda durum çok farklı. 2019 gibi erken bir tarihte, insanlığın neredeyse yarısı günde 5,50 dolarlık yoksulluk sınırının altında yaşıyordu. Bugün ise pandemi öncesine göre bunlara 163 milyon insan daha katıldı. Almanya'da da yoksulluk oranı yüzde 16,1'e ulaştı.
Bir insan cebine 10.000 Dolar sokarken, 100, 150 metre uzaktaki bir insan 10 dolar kazanmak için boğuşuyor.
Yani zengin ve fakir arasındaki uçurum büyüyor. Bu çığır açan adaletsizliğe karşı toplumda bir kabulleniş ruh hali hakim gibi görülüyor.
1980 öncesinde hükümetler halkın tepkilerini göz önünde bulundurarak karar verirken, 1980’li yıllardan bu yana toplumsal tepkilerin azalmasıyla, hükümetlerin ne yapacağına büyük şirketler karar veriyor.
Irkçı, otoriter rejim taraftarı, işçi hakları ve demokrasi düşmanı Neo-nazi örgütler parlamentolarda temsil ediliyor: Demokratik hakları otoriter bir rejimin kurulması için kullanıyor.
Politik bölünmüşlükten daha tehlikeli olan yalana inanan, yalana inanmaya yatkın zihinsel bir parçalanma yaşanıyor. (Tak)