Ayrıca, kiralık dairelerin mülk sahibi tarafından ikamet edilen dairelere dönüştürülmesine karşı koruma ve konut piyasasının sıkışık olduğu bölgelerde kira denetiminin artırılması hedefleniyor.
Jungewelt’in haberine göre, yeni düzenlemeyle belediyeler, bazı imar planı kurallarından geçici olarak (2030 sonuna kadar) sapabilecek, iki aylık kısa bir değerlendirme süreciyle yeni konut inşaatına izin verebilecek. Hükümet, bu yolla yıllık 2,5 milyar Euro’ya kadar tasarruf sağlanacağını iddia ediyor.
Konut krizi rakamlarla ortada
Yeni apartmanlar için inşaat ruhsatlarının sayısı yılın ilk dört ayında sadece 38.600 olarak gerçekleşti; bu, geçen yıla göre neredeyse hiç bir değişiklik olmadığı anlamına geliyor. Bu da konut piyasasında ciddi bir durgunluğa işaret ediyor.
Tepkiler karışık
Hükümet, bu adımı "daha hızlı konut yapımı ve daha fazla uygun fiyatlı konut" olarak savunuyor. – Alman Kiracılar Birliği (DMB) ise yasa tasarısında kiracılar için yeterli koruma olmadığını vurguluyor; özellikle belediyelerin koruma altındaki bölgelerdeki ön alım hakkı gibi araçların eksikliğine dikkat çekiyor.
İnşaat sektörü, düzenlemeyi genelde olumlu karşılarken, emlakçılar ve çevreciler eleştirel yaklaşıyor. Çevre örgütleri, çevresel standartların ve halkın söz hakkının geri planda kalmasını doğa tahribatı ve arsa spekülasyonu riski olarak değerlendiriyor. Sol Parti, kira artışları engellenmediği sürece bu tür yasaların sorunu çözmeyeceğini savunuyor. Bakanlığın kendi verilerine göre büyük şehirlerde kiralar 2015’ten bu yana %50’ye yakın arttı.
Sonuç
Hükümet konut krizine hızla çözüm üretmeye çalışıyor ancak “inşaatı hızlandırmak” tek başına yeterli olmayacak gibi görünüyor. Eleştiriler, bu sürecin sosyal adalet ve çevre duyarlılığıyla dengelenmesi gerektiğine işaret ediyor.