Bu Cumartesi (18 Ocak), “Kassel Sağa Karşı” birliği tarafından düzenlenecek miting, saat 13:00’te Opernhaus önünde başlayacak. Protesto, “İnsancıl, Dayanışmacı, eşitlikçi” sloganıyla organize ediliyor.
Neonazi ve AfD bağlantıları
Geçen yıl, “Correctiv” adlı platformun neonaziler ve AfD’li siyasetçilerin gizli bir toplantı düzenleyerek göçmenlerin toplu sınır dışı edilmesini planladığını ortaya çıkarması, ülke çapında büyük bir tepki yaratmıştı. Bu haberin ardından yüz binlerce insan sokaklara çıkmış, protestolar şiddetle desteklenmişti. Ancak aradan geçen bir yılda AfD’nin seçmen desteği artmaya devam etti ve aralıkla yapılan protestolar bu yükselişi durdurmada yetersiz kaldı. “Kassel Sağa Karşı” inisiyatifinden Julian Christinck, bu durumu şu sözlerle değerlendirdi:
“AfD’nin anketlerdeki yüksek oy oranları ve kamuoyunda yayılan aşırı sağcı söylemler, çok sayıda insanın kendini çaresiz hissetmesine yol açıyor. Buna karşı durmanın yolu, bir araya gelerek harekete geçmek – özellikle de yaklaşan genel seçimler öncesinde.”
Geçen yılın protestolarından dersler
2024 yılının 20 Ocak günü, dondurucu soğuklara rağmen 15.000 kişi Opernhaus önünde bir araya gelmişti. Bu protestoyu izleyen iki hafta içinde Friedrichsplatz’ta bir başka büyük gösteri düzenlenmiş ve “El Ele” inisiyatifinin çağrısına 5.000 kişi katılmıştı. Yoğun yağışa rağmen büyük bir dayanışma sergilenmiş, SPD Juso Gençlik Başkan Yardımcısı Thevagar Mohanadhasan bu harekete şu sözlerle dikkat çekmişti:
“Geçen yıl düzenlediğimiz protestolar, bugün çeşitli inisiyatiflerde devam eden kitlesel bir harekete dönüştü. Bu başarılarımızla gurur duyabiliriz.”
Siyasal eleştiriler
Neues Deutschland gazetesinden Leo Fischer ise siyasi liderlerin samimiyetsizliğine dikkat çekerek şu soruları gündeme getirdi:
“Yakın zamanda sınır dışı etme çağrıları yapan bir başbakanın (SPD), şimdi aşırı sağcı fikirlerden endişe duyduğunu ifade etmesi ne anlama geliyor? Anayasada yer alan ve Almanya’nın tarihine dayanan iltica yasasını delik deşik eden SPD’li bir içişleri bakanının (SPD), şimdi bir ‘kâbustan’ bahsetmesi nasıl açıklanabilir?” „İltica uzlaşısının“ rutin mide ağrılarıyla geçmesine izin veren bir Yeşiller parlamento grubunun şimdi toplumsal uyum konusunda endişe duyması nasıl bir şey? Diye sordu.
Almanya’da artan yoksulluk ve AfD’nin yükselişi
AfD’nin yükseldiği toplumsal zeminin temelinde yoksulluk, sosyal adaletsizlik ve ekonomik sorunlar bulunuyor. Almanya’da 17,7 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor; her dört emekliden biri yoksulluk tehdidi altında ve her yedi çocuktan biri yoksul. 2 milyon insan gıda yardımı için Tafel’lerin önünde kuyruk oluşturuyor. Ülke genelinde 55.000 öğretmen açığı bulunuyor ve bu eksiklik, eğitim sistemini ciddi anlamda etkiliyor.
AfD, bu yapısal sorunlara herhangi bir çözüm sunmaktansa, göç ve mülteci meselelerini gündeme taşıyarak destek kazanmaya devam ediyor. AfD, emekçiler için çözüm sunmaktan çok uzak bir politik çizgi izliyor. Asgari ücretin artırılmasına, grev hakkının genişletilmesine ve toplu sözleşmeleri destekleyen yasalara karşı çıkıyor. Örneğin, Baden-Württemberg eyalet parlamentosunda toplu sözleşmeleri teşvik eden bir yasa tasarısının kaldırılması için önerge sunarak, kamu ihalelerinin yalnızca toplu sözleşme yapmış şirketlere verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaya çalıştı. Bu girişim, AfD’nin emekçilerin haklarını korumaktan ziyade, sermaye yanlısı bir tutum sergilediğini açıkça ortaya koyuyor.
Sosyal adaletsizliklerin AfD üzerindeki etkisi
Almanya’da artan yoksulluk ve ekonomik eşitsizlikler, AfD gibi gerçeklere değil duygulara göre politika yapan popülist partilerin toplumda taban kazanmasına zemin hazırlıyor. Ancak, AfD'nin politikaları bu sorunları çözmek yerine daha da derinleştiriyor. AfD, ekonomik adaletsizliklerden ziyade göçmen karşıtlığını öne çıkararak halkın dikkatini gerçek sorunlardan uzaklaştırıyor. Bu yaklaşım, yoksul kesimlerin ekonomik ve sosyal haklarına yönelik taleplerini gölgede bırakıyor.
Yerleşik partilerin, özellikle CDU/CSU ve SPD’nin, AfD’nin bu stratejilerine karşı koymayıp tam tersien onları kopyalaması medya tabiriyle aşırı sağcı, gerçekte ise Neonazi söylemlerin kamuoyunda daha geniş bir yankı bulmasına neden oluyor. Bu durum, sadece toplumsal kutuplaşmayı artırmakla kalmıyor, aynı zamanda AfD’nin bir muhalefet partisi olarak güçlenmesini de sağlıyor.
Hedefi belirsiz, örgütsüz kitlelerin „aşırı sağ“ı protesto adı altında sokaklara dökülmesi, örgütlü AFD’nin güçlenmesini ve halkın yüzde 22’sinden destek alır hale gelmesini engellemeye yetmedi. Bu da örgütlenmeden, somut hedefler belirlemeden AfD gibi örgütlü ırkçı, Neonazi hareketlerin güçlenmesinin engellenemeyecğini gösteriyor.
"Kassel Sağa Karşı" birliği tarafından düzenlenen miting, 18 Ocak Cumartesi günü yani yarın saat 13:00’de Opernhaus önünde başlayacak.