"Kassel Sağa Karşı" birliği tarafından düzenlenecek miting, bu Cumartesi, 18 Ocak (saat 13:00), Opernhaus önünde başlayacak ve "insancıl, dayanışmacı, çoğulcu" sloganıyla gerçekleşecek.
Geçen yıl, "Correctiv" adlı platform, neonaziler ve AfD'li siyasetçilerin göçmenlerin toplu sınır dışı edilmesi için düzenlediği gizli bir toplantıyı ortaya çıkarmıştı. Bu haber, ülke çapında yüz binlerce insanın sokaklara dökülmesine neden olmuştu. Bugün ise organizatörleri en çok endişelendiren konu, AfD’ye seçmen desteğinin artmaya devam etmesi, arasıra yapılan protesto gösterilerinin AfD’nin giderek güçlenmesini engelleyememiş olması. "Kassel Sağa Karşı" insiyatifinden Julian Christinck, durumu şöyle değerlendiriyor:
"AfD'nin anketlerdeki yüksek oy oranları ve kamuoyundaki aşırı sağcı söylemlerin yaygınlaşması, birçok insanın kendisini çaresiz hissetmesine neden oluyor. Buna karşı durmanın yolu, birlikte harekete geçmek - özellikle de yaklaşan genel seçimler öncesinde."
15.000 Kişilik Protestonun Ardından
2024 yılının 20 Ocak günü, dondurucu soğuklara rağmen 15.000 kişi Opernhaus önünde bir araya gelmişti. Bu gösteriden İki hafta sonra Friedrichsplatz’ta bir başka büyük protesto daha düzenlendi. "El Ele" inisiyatifi tarafından yapılan çağrıya, yoğun yağışa rağmen 5.000 kişi katılmıştı. O dönemin organizatörlerinden biri olan SPD Juso Gnel Başkan Yardımcısı Thevagar Mohanadhasan, „Geçen yıl düzenlediğimiz protestolar, bugün birçok inisiyatifte devam eden bir kitlesel harekete dönüştü. Başarılarımızla gurur duyabiliri."demişti.
Neues Deutschland gazetesinden Leo Fischer ise, her şeyden önce, daha birkaç hafta önce mümkün olan en acımasız sınır dışı etme çağrısında bulunan bir Almanya başbakanının (SPD) şimdi sağcı fikirlerden endişe duyduğunu ifade etmesi nasıl bir şey ve ne anlama geliyor? Anayasada yer alan ve Almanya’nın geçmişindeki dehşete dayanan iltica yasasını delik deşik eden bir içişleri bakanının (SPD) şimdi bir „kâbustan“ bahsetmesi nasıl bir şey ve ne anlama geliyor? „İltica uzlaşısının“ rutin mide ağrılarıyla geçmesine izin veren bir Yeşiller parlamento grubunun şimdi toplumsal uyum konusunda endişe duyması nasıl bir şey? Diye sordu.
Gösteri, şehir merkezinde yapılacak yürüyüşün ardından Opernhaus önündeki kapanış mitingi ile sona erecek.
Şurası bir gerçek ki, sokağa çıkacak örgütsüz milyonların gücünün örgütlü Neonazi AfD’yi azınlık karşısında değişimi sağlamak için yeterli olmayacağını protestoların üzerinden geçen bir yıl sonra görüyoruz.
AFD’yi bu gün parlamentoda yer alan partiler büyüttü
Almanya'da AfD yoksulluk ve sosyal adaletsizlik sorunları gölgesinde yükseliyor.
Almanya'da yoksulluk, öğretmen açığı ve düşük asgari ücret gibi toplumsal sorunlar milyonlarca kişiyi etkiliyor. Ülkede 17,7 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor; her dört emekliden biri yoksulluk tehdidi altında ve her yedi çocuktan biri yoksul. 2 milyon insan gıda yardımı için Tafel'lerin önünde kuyruk oluyor ve ülke genelinde 55.000 öğretmen açığı bulunuyor. Ancak bu temel sorunlar politikada ve medyada yeterince yer bulmuyor.
Peki neler yer alıyor? İşsizlere ödenen “Vatandaş Parası”nın yüksek olduğu tartışılıyor.
Irkçı parti AfD, göç ve mülteci meselelerini sürekli gündemde tutarak destek kazanıyor ve yerleşik partilerin yardımıyla halkın dikkatini ekonomik ve sosyal adaletsizliklerden uzaklaştırıyor. AfD’nin, asgari ücretin artırılmasına, grev hakkının genişletilmesine ve toplu sözleşmelere karşı tavır alması, işçi hakları ve sosyal adalete dair bir çözüm sunmadığını gösteriyor. Emekçiler için çözüm üretmek yerine, popülist politikalarla ve yerleşik partilerin yardımıyla yabancı düşmanlığını körüklüyor.
Almanya'nın "Göç Ülkesi" olarak tanımlanması 2000'li yıllarda tartışmalara neden oldu, ancak partiler zamanla bu gerçeği kabul etti. Buna rağmen, halkın büyük bir kesimi bu değişimi kabul etmiş görünmüyor. Üstelik, Almanya’ya göçün 1800'lü yılların sonlarına dayandığı bilinirken, göç konusu hala politik bir silah olarak kullanılmaya devam ediyor.
Yoksulluk ve Mahrumiyet Yaygınlaşıyor
Almanya'da 17,7 milyon kişi yoksulluk ve sosyal mahrumiyet tehdidiyle karşı karşıya. Her dört emekliden biri, uzun yıllar emeklilik primi ödemesine rağmen, yaşlılıkta yoksulluk riski altında. 1,4 milyondan fazla emekli, 45 yıl boyunca prim ödemesine rağmen, 1250 Euro'dan daha az emekli maaşı alıyor. Ülkede her yedi çocuktan biri yoksulluk içinde yaşıyor ve eğitim seviyesi düşük olan ebeveynlerin çocukları arasında bu risk daha da artıyor.
Öğretmen Açığı ve Sosyal Adaletsizlikler
Ülkede 55.000 öğretmen açığı bulunurken, Berlin, Brandenburg, Bremen ve Aşağı Saksonya gibi eyaletlerde bu eksiklik daha da belirgin hale geliyor. Ayrıca, sağlık sektörü ve kreşlerde de ciddi bir personel açığı var. Doğu Almanya’daki ücretler Batı Almanya’daki ücretlere göre yüzde 30 daha düşük.
AfD ve CDU/CSU'nun gündemi saptırma çabaları
AfD ve yerleşik partiler, mülteci sorunlarına odaklanarak halkın dikkatini ekonomik ve sosyal adaletsizliklerden uzaklaştırmaya çalışıyor. AfD’nin, mülk vergisi oranını düşüren yasa tasarısına CDU'nun desteğiyle katkı sağlaması, adalet söyleminin samimiyetsizliğini gözler önüne seriyor. AfD, emekçiler için bir çözüm sunmaktan çok uzakta; asgari ücretin artırılmasına, grev hakkının genişletilmesine ve toplu sözleşmelere karşı çıkıyor. Örneğin, Baden-Württemberg eyalet parlamentosunda toplu sözleşmeye ilişkin yasa tasarısının kaldırılması için önerge vererek, kamu ihalelerinin yalnızca toplu sözleşme yapmış şirketlere verilmesi zorunluluğunu kaldırmak istedi.
Sonuç olarak, AfD ve bazı yerleşik partiler halkın gerçek sorunlarına çözüm üretmekten çok uzak. Yoksulluk, düşük ücretler ve sosyal adaletsizlik gibi yakıcı sorunlara karşı daha etkili ve adil politikalar geliştirmek gerekiyor.
Kassel’de ırkçılığa karşı ikinci büyük gösteri
