Bunlar ise demokratik hakların sınırlanması ve ihlal edilmesiyle at başı gidiyor: Yoksulluğu üreten koşullar meclislerde çıkarılan yasalarla gerçekleştiğinden, kapitalizm demokrasinin önünde engel olan bir sistem olarak işliyor.

Kapitalizmin savunucularının büyük harflerle konuştuğu parlamenter sistem, demokrasiye karşı kararların alındığı kulüp olarak işliyor. Özel tahkim mahkemeleri ile halkın sağlığı tehlikeye atılıyor, meclisler dert etmeden savaş ve işgal kararları veriyor. Gazeteciler tutuklanıyor, gazeteciler hakkında vatan hainliğinden davalar açılıyor, öldürülüyor, gazete, radyo ve tv kanalları kapatılıyor.

Yıllık geliri 60.000 Euro olduğu için kendisini elitler arasında gören gazeteciler, elitler için çıkarılan CETA, TTİP gibi anlaşmaların, çalışanlardan alınan vergilerin artırılmasının ne kadar iyi olduğunu anlatmak için çalışıyor. Sefalet üreten kapitalizmin suç ortağı olmaktan rahatsız olmayacak kadar ruh hastası olmuş durumda.

Kapitalizmin demokrasiye düşman durumunu anlayan ABD gençliği, çözümün sosyalizmde olduğunu tartışıyor. Marx’ın kapital’i sevilerek okunan kitaplar arasında dördüncü sıraya yerleşmiş durumda.

Daha önce birbirinden kopuk protesto eylemleri yapan ABD gençliği şimdi koordineli eylemler yapmanın önünü açacak çalışmaların önemini tartışıyor.
Bu çalışmaları yapanların ABD’nin elit okullarında okuyan gençler olması durumun ciddiyetine işaret ediyor.