Oylama, İsviçre'de son yıllarda başka hiçbir konunun kutuplaştırmadığı kadar sert tartışmaların yaşanmasına sebep oldu. Bir yandan, "Billag’a Hayır” girişimi, yıllık tutarı 392 euro olan radyo-tv vergisinin kaldırılması için mücadele etti.

Vergilerin alınmasını destekleyenler ise demokrasilerde bağımsız bir şekilde finanse edilen medya kanallarının olması gerektiğini savunuyor. Buna örnek olarak kamu yayıncılığının olmaması durumunda İsviçre’de şu anda olduğu gibi dört dilde yayın yapılmasının mümkün olamayacağı gösteriliyordu.

Evlerinde bir televizyon veya radyo olup olmamasına bakılmaksızın İsviçre'de her haneden senelik olarak 451 İsviçre Frangı (392 euro) kesiliyor. Ancak hükümetin önceden aldığı karara göre, 2019 yılının başından itibaren bu ücret 365 İsviçre Frangı (yaklaşıl 317 euro) olacak.

Kamu yayıncılığı için kesilen vergileri tahsil eden şirket Billag'dan adını alan ve bu vergilerin zorunlu olarak toplanmasına karşı çıkan "No Billag” girişimi, hangi medya içeriğine ne kadar vergi ödeyeceğine kişinin kendisinin karar vermesi gerektiğini savunuyor.

Almanya’da olduğu gibi İsviçre’de de kamu yayıncılığına özellikle ırkçı partiler karşı çıkıyor. İsviçre’de kamu yayıncılığına karşı kampanyayı ırkçı parti SVP başlatmıştı.

Alman ARD kanalı oylamayı sevinçle karşıladı: ARD başkanı Ulrich Wilhelm, İsviçre’deki kararı bağımsız kaliteli gazetecilik için bir işaret olarak tanımladı. Wilhelm Münih'te yaptığı açıklamada, "Almanya'da kapsamlı reformlar gerçekleştiren kamu yayıncılığı, sosyal kenetlenmenin temel unsurudur" dedi.

Halk oylamasında ‘Evet’ çıksaydı; İsviçre devleti savaş olmadıkça, radyo ve televizyon işletemeyeceği gibi halktan hiçbir şekilde radyo ve televizyon vergisi talep edemeyecekti.