İsviçre'de seçmenlerin yüzde 58,9’u ırkçı Halk Partisi'nin girişimiyle yapılan referandumda, suç işlemiş yabancıların sınırdışı edilmesine “hayır” dedi. Bu kararla temel hakları ırkçı hareketlerin saldırılarına karşı savundu. Irkçılar ise bu kavgada şimdilik kaybetti. Fakat vatandaşın yüzde 41’nin eşitlikçi temel haklara karşı olduğu İsviçre’de demokrasinin savunulmasının daha da ciddiye alınması gerektiği de ortaya çıktı.
Irkçı Halk Partisi SVP, dün suçlu yabancıların otomatik olarak sınırdışı edilmesini halk oylamasına sunmuştu. Sadece ağır değil küçük suçlar da sınırdışı edilmek için yeterli olacaktı. Halk ırkçı partinin bu talebine evet deseydi İsviçre’nin hukuk devleti olup olmadığı tartışmalı hale gelecekti. Böylece halkın dörtte birinden fazlasının İsviçre pasaportu olmadığı İsviçre’de İsviçreliler ve yabancılar olmak üzere iki sınıflı bir yargı sistemi uygulanacaktı.
Bu nedenle İsviçrelilerin büyük çoğunluğu açık bir şekilde: „Dur“ dedi. Durumun farkına varan gençler, hukuk profesörleri ve zıvanadan çıkan emekliler birleşerek birkaç hafta içinde ırkçı talebe karşı yoğun bir çalışma yaptı.
Oluşturulan birlik seçmenleri elektriklendirdi. Bir yasa tasarısı üzerinde çeyrek yüzyıldan beri bu kadar hararetli ve tutkulu bir tartışma yapılmamıştı.
İsviçre'de gençler, hukuk profesörleri, emekliler "sınırdışı" yasasına karşı ateşli bir çalışma yürütürken, Almanya'da ise İltica Yasası'nın sertleştirilmesi talebinde bulananları "Aptallar sürüsü" olarak tanımlayan çok bilmişlerin seyirci kalışına şahit olduk.