Mescid-i Aksa'ya giren İsrail polisi, Kıble Mescidi'nin içinde namaz kılan cemaate plastik mermi ve ses bombalarıyla saldırdı. 200'den fazla kişinin yaralandığı saldırıda basın mensupları da hedef alındı.
Çatışmayı ateşleyen İsrail’in yerleşim politikası.
“Plan Kudüs’ün tamamının işgal edilmesi. Irksal olarak Arapsız katıksız bir Yahudi devleti oluşturmak."
Aktüel gerilimim çekirdeğini İsrail'in Doğu Kudüs'teki Filistinlilere yönelik saldırıları ve Filistinlilerin Doğu Kudüs'ün Şeyh Cerrah Mahallesi'nde evlerinden zorla çıkarılmak istenmesi. Ve bu politikanın Filistinliler tarafından protesto edilmesi.
Şeyh Şarah'da yaklaşık olarak 30 Filistinli aile evlerini boşaltma tehdidi altında. İsrail hukukuna göre bu hak İsrail kurulmadan önceki 1948 öncesine tekabül ediyor.
Bu politika bölgeye Yahudi halkını yerleştirmeye devam ederken Filistin halkını saldırı ve ambargolarla mağdur duruma düşürerek, yıllardır ikamet ettiği yerlerden göç etmek zorlamak.
İsrail güçleri, Kudüs’ün Şeyh Cerrah Mahallesi’nde Filistinli aileleri zorla tahliye etme girişiminde bulundu.
Öte yandan mahkemenin Yahudi yerleşimcilerin talebi üzerine Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki 12 Filistinli ailenin evlerini boşaltma kararı geçtiğimiz günlerde protesto edilmişti.
Bu durumdan etkilen ailelerden birisi olan Şeyh Cerrahlı yazar Muhammed El-Kürd, "Hiç bir yere gitmeyeceğiz. Burası bizim evimiz.” Diye konuştu.
Bu olaylar üzerine Hamas Gazze sınırına yığınak yapılması çağrısı yaptı.
Şeyh Cerrahlı yazar Muhammed El-Kürd, İsrail'in Doğu Kudüs'teki saldırılarına dair "Tahliye değil, etnik temelli zorla yerinden edilme" dedi.
CNN’nin canlı yayın bağlantısı yaptığı Şeyh Cerrahlı yazar Muhammed El-Kürd’e öncelikle “Ailenizin evinin tahliyesi planlanıyor. Şu anda neler oluyor?” diye soruldu El-Kürd, “Tahliye değil, daha doğru olmak gerekirse etnik temelli zorla yerinden edilme. Çünkü tahliye yasal bir yetki gerektiriyor. Doğu Kudüs’teki işgal uluslararası hukuk altında hiçbir meşru yasal dayanağa sahip değildir.
Ayrıca bu bir mülk sahibinin varlığını şart koşuyor. Tahliye yüzlerce ağır silahlı polisi, orduyu ve işgalcilerin kapıları kırıp, çocukları camdan dışarı atıp, kaba kuvvet kullanarak seni sokağa atıp ve eğer direnirsen sana saldırıp seni yakalaması demek değildir. Tahliye bomba ve plastik kurşun demek değildir. Bu bir tahliye değildir” dedi.
CNN spikeri ayrıca "Şu anda sizinle ve diğer ailelerle dayanışma amacıyla patlak veren şiddetli protestoları destekliyor musunuz?” diye sordu. El-Kürd: "Benim ve ailemin şiddetle yerlerinden edilmesini destekliyor musunuz?” sorusuyla cevap verdi.
İsrail'in 10 Mayıs'tan bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda şu ana kadar 28'i çocuk, 15'i kadın olmak üzere 109 kişinin yaşamını yitirdiği, 621 kişinin de yaralandığı belirtildi.
„Yahudilere karşı nefrete müsamaha göstermeyeceğiz“
İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarına tepki gösterenler tarafından Almanya'nın farklı kentlerindeki sinagogların önünde İsrail bayraklarının yakılması ve antisemitizm içeren sloganların atılması Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier’i kızdırdı.
Bild gazetesine bir makale yazan Alman Cumhurbaşkanı, "Kim tarafından olursa olsun Yahudilere karşı nefrete ülkemizde müsamaha göstermeyeceğiz" dedi.
"Anayasamız ifade ve gösteri özgürlüğünü garanti altına alıyor" diyen Steinmeier, "Davut Yıldızı'nın yer aldığı bayrağı kim sokaklarımızda yakar ve antisemitist sloganlarla bağırırsa, sadece bizim gösteri özgürlüğümüzü suistimal etmekle kalmaz, işlem yapılması gereken bir suç işler" ifadelerini kullandı.
Steinmeier, Almanya'da "Yahudilere yönelik tehditlerin hiçbir haklı gerekçesi olamayacağını" vurguladı.
