Karar, şimdilik yalnızca kuzeydeki bir operasyon gibi görünse de, orta ve güney bölgeleri de kapsayacak daha geniş bir işgalin habercisi. Cumhuriyet gazetesine göre bu adım, 2,3 milyon Gazzeli için yeni bir felaket anlamına geliyor.
1 milyon insan daha tehdit altında
Gazze’nin hedef alınması, bölgede yaşayan yaklaşık 1 milyon Filistinlinin yeniden zorla yerinden edilmesi riskini doğuruyor. Orta kesimlere sıkıştırılacak bu insanların barınma ve güvenlik garantisi yok. Uluslararası hukuka göre İsrail’in “tahliye” adı altında yürüttüğü bu politika, nüfus mühendisliği ve toplu cezalandırma olarak değerlendiriliyor.
Sıradaki hedef mülteci kampları
Gazze’nin işgalinden sonra sıranın orta bölgelerdeki mülteci kamplarına geleceği dile getiriliyor. Bu kamplar, hem Filistin direnişinin toplumsal temelini oluşturuyor hem de 1948 Nakbası’nın kolektif hafızasını taşıyor. İsrail, Hamas’ı çökertme iddiasıyla yola çıkmış olsa da aslında tüm Filistin toplum yapısını ve hafızasını hedef alıyor.
Uluslararası tepki yetersiz
İsrail’in bu kadar ileri gitmesinin arkasında, başta ABD olmak üzere Batı’nın sessiz onayı bulunuyor. Birleşmiş Milletler ise uzun süredir dile getirdiği “Gazze’de güvenli hiçbir yer yok” uyarısıyla işlevsizliğini kabul etmiş durumda.