Hong Kong'ta yaklaşık 1 haftadır öğrenciler tarafından işgal altında olan Politeknik Üniversitesi, polis tarafından kuşatıldı.Polisin okulda bulunan öğrencilere biber gazı ve plastik mermi ile müdahalesi sürerken, öğrenciler de polise oklarla karşılık veriyor.
Hong Kong'un Nathan Road bölgesinde ise eylemcilerle polis arasında çatışmalar devam ediyor. Polisin bölgede birçok eylemciyi gözaltına aldığı bildirildi.
Bu arada, protestocular Yargıtay'da bir başarı elde ettiler: Mahkeme yüzün kapatılması yasağının anayasaya aykırı olduğuna hükmetti. Ekim ayının başından bu yana yürürlükte olan yasak, Hong Kong’un sömürge döneminden kalma bir yasa olarak gerekçelendirildi. Yasa aylardır süren kitlesel protesto gösterilerini önlemek için çıkarılmıştı.
EYLEMCİLER NE İSTİYOR?
Çin'in Hong Kong Özel İdari Bölgesi'nde, suçluların Çin'e iadesini kolaylaştıran yasa tasarısı, 3 Nisan'da yerel parlamentoya sunulmuştu. Haziran ayında başlayan protestolardan aylar sonra, 4 Eylül'de Hong Kong İcra Kurulu Başkan Carrie Lam, tasarının geri çekildiğini söylemişti. Protestoları organize eden grupların sözcüleri, eylemlerinin yasa tasarısını protesto etmeyi geçtiğini, tasarıyı geri çekmenin ise artık çok geç olduğunu savunmuştu.
Hong Konglu eylemciler, gözaltına alınan ve tutuklanan eylemcilere af çıkarılmasını, polis şiddetine karşı komisyon kurulmasını ve şiddet uygulayan polislerin cezalandırılmasını, demokratik reformlar yapılmasını, Çin yanlısı hükümetin istifa etmesini talep ediyor.
“Devrimler iki koşul altında gerçekleşir: Yoksulluk zamanlarında ve hukuk işlerliğini yitirdiği zaman. Ancak ikisi de zorunlu olarak birbi¬rine bağlı değildir. Durumun adaletsizliğinin farkına varmak için genellikle belirli bir ideolojik özgürlük deneyimi olması gerekir. Fakat devrime giden ilk adım, kişinin hukuksuzluk ve adaletsizlik durumunun farkında olmasıdır.”
“Feminist hareketin nasıl başladığına bakalım. Feminist hareket kadınları özgürleştirmek için bir girişim olarak değil, kadınların normal bir durum olarak geleneksel bir biçimde deneyimledikleri şeyin -ailelerine ve kocalarına hizmetle sınırlı olmalarının- doğal bir hiyerarşi değil de daha çok hak ihlali olduğunun farkında olmalarıyla başladı.”
Özgürlüğün tehlikeye girmesine karşı ancak özgürlüğü kısmen de olsa yaşamış olanlar mücadele eder.
Hong Kong’da sokağa çıkanlarla yapılan söyleşiler bu tespiti doğruluyor. “Mücadele etmeden özgürlüklerimizden vaz geçmeyeceğiz.”