“Irkçılık neden hortladı, buna karşı ne yapabiliriz?” sorusuna cevap aransaydı, büyük koalisyon hükümetinin politik olarak yanlı kararlar ve sözler kullandıklarını kabul etmesi gerekecekti:
Almanya’da savaşlardan, açlıktan kaçarak sığınacak yer arayan insanlar, politikacılar tarafından “iltica turistleri” ve “sığınmacı dalgası” ile tanımlandı.
Kaçış veya göçün "sığınmacı dalgası" olarak tanımlanmasıyla, hatırlattığı doğal felaket nedeniyle bilerek halk tedirgin edildi. Çünkü dalga denizde olur ve doğal bir olaydır. Sertleştiği zaman doğal felaketlere sebep olur. Bu duruma karşı halkın güvenlik içinde olmasını sağlayacak politikalara ihtiyaç olduğu anlatıldı. Sığınmacı yasaları sertleştirerek bu insanlar toplama kamplarına kapatıldı.
Politikacılar kürsülerde, "İltica turizmi"nin Avrupa'da mümkün olmadığını göstermeliyiz diye bağırdı. Gösterdiler. Yunanistan’da Avrupa’nın toplama kampı kurularak, bu kamp buralara gelmek isteyen insanlar için ders alınacak hale getirildi: Akarsu yok, tıbbi hizmet yok, yatacak yatak yok, banyo yok.
Sözlerden eylem çıkar
Bu insanları küçülten, değersizleştiren ve suçlular haline getirerek ötekileştiren politika, ırkçı örgütlere ideolojilerini gerçekleştirebilmeleri için -yok etmek de dahil olmak üzere – cesaret vermeye devam ediyor.
Hanau’da ırkçı katliam
Geçtiğimiz hafta 43 yaşındaki bir Alman ırkçı Neonazi, Hanau’da nargile barlarına düzenlediği silahlı saldırıyla aralarında Türklerin de olduğu 9 kişiyi katletmişti.