Aslında öyle yaşamak ne büyük şans. Moloz ve ölümle çevrili olmayan bir yatak, bir mutfak, elektrik, akan su ve her şeyden önce başımızın üzerinde bir çatı.
Türkiye'de ve Suriye'nin kuzeyinde kurtarma çalışmaları üç gündür devam ediyor. Afet sonrası bölgede sözde “yıkım diplomasisi” dönemi başladı: İsrail, zor ilişkilere rağmen Türkiye'ye yardım gönderiyor; İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Recep Tayyip Erdoğan ile telefon görüşmesi yaptı. Erdoğan hükümeti şimdi sivil korumayı ihmal ettiği yönünde artan suçlamalarla karşı karşıya.
Tüm dünyadan yardım isteyen Türkiye ve Suriye, gelen yardımların neredeyse hiçbirini Suriye'deki deprem bölgesine ulaştırmıyor.
Suriye ve Türkiye'de gerçekleşen depremin dördüncü gününde resmi açıklamalarda 14.000 civarında insanın öldüğü ve on binlerce insanın yaralandığı bildiriliyor. Ancak asıl gerçek sayının çok daha yüksek olmasından korkuluyor. Çünkü bir enkazdan insanlar kurtarılmaya çalışılırken, yüz tane enkazda herhangi bir şey yapılamıyor.
İşin kötü tarafı Türkiye'ye gönderilen yardımların ambargolar nedeniyle Suriye ve Rojava'ya gönderilmemesi. Orada da benzer bir durum söz konusu. Suriye'de insanlar hiçbir devlet yardımı olmadan kendi başlarına canlarını kurtarmaya çalışıyor.
Türkiye'deki durum ise gerçekten çok vahim. Twitter ulaşımı kısıtlandı. Kısıtlamanın temel nedeni dezenfarmasyonun engellenmesi olarak ifade edildi. Bunun son derce yanlış bir karar olduğu söyleniyor. Çünkü insanlar kendilerini kurtarmak için Twitter üzerinden haberleşiyor. Twitterin yavaşlaması, internetin yavaşlaması sonuç itibariyle kurtarılabilecekken kurtarılamayan insanların canlarını kaybetmesine sebep olacak.
Bununla birlikte sorgulanması gereken temel noktalardan birisi de sadece deprem uzmanlarının dediği gibi depreme dayanıklı binalar yapılması değil, genel olarak deprem ülkesi olmanın getirdiği koşulların yerine getirilmesi üzerinde çalışılması gerekiyor. Uzmanların söylediğine göre, yerleşim bölgelerinin fay hatlarının dışında kurulması, bununla birlikte depreme karşı hazırlık yapılması, doğal felaketlere karşı özellikle lokal yani yerel bölgelere özerk kurumlar yerleştirilmesi, her şeyin tek merkezden yürütülmemesi gibi çok sayıda öneride bulundu.
Erdoğan hükümeti şu ana kadar AFAD üzerinden ve Kızılay üzerinden neredeyse her yere ulaştıklarını belirtiyorsa da gelen haberler, özellikle ücra bölgelerdeki insanlara ulaşılamadığını, köylere ulaşılamadığını ve çok sayıda yardım bekleyen insan olduğunu gösteriyor.
Yardım kampanyaları hızla sürüyor
Berlin’de toplanan yardımlar, THY uçaklarıyla Türkiye’ye gönderildi.Hem Türkler hem de Almanlardan toplanan yardımlar arasında ilk etapta jeneratör ve ilaç gibi acil ihtiyaç malzemelerinin yanı sıra battaniye, kıyafet ve çocuk maması gibi ürünler yer aldı. Yardım malzemelerinin ilk etapta Antalya’ya oradan da deprem bölgelerine götürüleceği belirtildi. Berlin Başkonsolosu Rıfkı Olgun Yücekök, Berlin Schönefeld Havalimanı’ndaki depoda toplanan yardımların yönlendirilmesine katkıda bulundu.
Frankfurt’tan deprem bölgesine 70 tonu aşkın acil yardım malzemesi
Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin ardından Frankfurtta yaşayan vatandaşlarımız yardım için bir araya geldi. THY’nin kargo uçağıyla içinde 2.500 jeneratör, yüzlerce battaniye ve çok sayıda acil ihtiyaç maddesinin bulunduğu 70 tonu aşkın insani yardım malzemesi Türkiye’ye gönderildi.
FRANKFURT Başkonsolosu Erden Tunçer, deprem malzemelerinin kargo uçağına yüklenmesi sırasında Turkish Kargo Orta Avrupa Bölgesel Direktörü Ahmet Yıldırım ve Türk Hava Yolları Frankfurt Müdürü Serkan Binyar’dan bilgi aldı.