Anlaşmaya göre mülteci veren ve mültecilerin transit güzergâhı olarak kullandıkları ülkelerle Türkiye ile AB arasındakine benzer geri kabul anlaşmaları imzalanacak. AB'nin dış sınırları daha sıkı denetlenecek. İltica işlemleri AB'nin dış sınırlarında yapılacak. AB iltica hukuku yeniden düzenlenip uyumlaştırılacak ve üye ülkeler arasında mültecilerin ülkelerine toplu iadesi konusunda işbirliği yapılacak.

Almanya'ya gelen mülteciler:
-    İşlemleri tamamlanıp başvuruları karara bağlanana kadar özel kamplarda barındırılacak, başvurusu reddedilenler bu merkezlerden ülkelerine gönderilecek.
-    Güvenli ülkeler listesine Fas, Tunus ve Cezayir de eklenerek iltica hakkı sınırlanack.
-    AB dış sınırları güvence altına alınana kadar sınır kontrolleri devam edecek.
-    Sınırlı mülteci statüsü kazanan yabancılar ailelerini yanlarına aldıramayacak.
-    Yabancı işgücü göçü ülke ekonomisinin ihtiyaçlarına göre yönlendirilecek ve Almanya'nın vasıflı işgücü açığı vermemesi için özel yasa çıkarılacak.

Genel seçimlerde yüzde 10 oy kaybeden Bavyera başbakanı Horst Seehofer’in sığınmacı sayısına sınır konulması anlamına gelen ve şimdiye kadar kullanılmasından pek hoşlanılmayan ‘Üst Sınır' politikası Hristiyan Birlik partileri tarafından benimsendi.

CSU'nun sağında hiçbir partinin olamayacağı yönündeki “eski” kural güncellendi. Irkçı Neonazi Almanya İçin Alternatif Partisi'nin (AfD) 24 Eylül genel seçiminde aldığı seçmen desteği CSU ve CDU’yu daha da tutuculaştırdı.

Hristiyan Birlik partilerinin sığınmacıların Almanya'ya kabul edilmesinde tartışmalı üst sınır politikasını protokole de almaya karar vermesi, iktidar hırsı için nelerin yapılabileceğini gözler önüne serdi.