1950 yıllarında her Alman hanesi gelirlerinin yüzde 50'sini gıdaya harcıyordu. Bu miktar 1960’da yüzde 38’e, 1970’de yüzde 25’e, 1980’de yüzde 20’ye, bugün ise yüzde 10’a düştü.
Yiyecek ve içeceklerin uygun fiyatlı hale gelmesinin parlayan yanının altında koskoca bir gölge de oluştu. Rekabet sonucu oluşan sanayi tarımcılığıyla hayvanlara verilen antibiyotikler bizim yemek tabaklarımızda yerini alarak midemize girmeye başladı.
Daha ucuza satılıyor olması, tüketimde dikkatsiz olmamız için bir gerekçe olabilir mi?
Yıldan yıla Almanya’da 20 milyar Euro değerinde 18 milyon ton gıda maddesinin çöpe atılıyor olması nasıl açıklanabilir?
Muazzam atıkların büyük kısmı (yüzde 38) meyve ve sebzelerden oluşuyor. Sağlıklı bir şey almak istiyoruz, ama sonra fast food yiyoruz. İki veya üç gün sonra iştah açıcı görünmeyen meyve ve sebzeler çöp kutusuna gidiyor.
Hayır, hayır. Hiçbir konuda sorumluluk almaya hazır değiliz. Rekabet üzerine kurulmuş bir rejim içinde adalet, hakkaniyet arama girişimleri abesle iştigalden başka nedir?