Yarı karanlık bir sahne, bir duvar, beyaz tulumlu bir oyuncu. O, kurgusal mahkeme salonunda cinayeti anlatan Kassel polisinin soruşturmacısını oynuyor. O duygusuz ve soğukkanlı bir şekilde tamamen nesnel konuşuyor. Böylece Münih’teki mahkeme salonunda yaşanan zulmedici monologlar Fridericianum’daki tiyatronun sahnesine taşınıyor.
Kassel’deki internet kafede katledilen Halit Yozgat'ın babasının dediği gibi sahne dekoru daha da zulmedici hale geliyor. O, “Oğlumu öldüren hiç kimseyi affetmeyeceğim” diyor. "Bu olayda failler her zaman suçlu olarak kalacaklar.”
Suç ve Bağışlama: Her ikisi de 12 Eylül'de galası yapılan “NSU davası. Protokoller” adlı oyunun konusu. Oyun Halit Yozgat cinayeti ve NSU davasıyla ilgili. Tiyatro ekibi 2.000 sayfalık dava protokolünden sahne için bir senaryo yarattı. Diyaloglar, sürecin orijinal alıntılarından oluşuyor.
Video
Oyun çalışması dramaturg Petra Schiller'in söylediği gibi neredeyse beş yıl süren dava kadar yorucuydu. Schiller, “Bu kurbanların yüzüne atılmış tokada katlanmak zorunda kalmaları gibi” bir şey diye konuştu.
İzleyiciye aktarılması gereken bir duygu bu: Örneğin, Hessen Anayasayı Koruma teşkilatı çalışanı olan tanık Andreas Temme’nin, tekrar tekrar “hatırlamıyorum” demesi endişeleri daha da artırıyor. Temme, cinayetin işlendiği sırada Yozgat'ın kafesindeydi.
Tımarhane olarak mahkeme
Oyun sırasında mahkeme salonu bir tımarhane, zulüm mizah oluyor. Buna ek olarak çizgi film "Pembe Panter"in müziği de çalınıyor. Çünkü NSU davasında pembe panter kanıt olarak kullanılmıştı.
Başrol oyuncusu Meret Engelhardt, “Tiyatronun politik olmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum” diyor. Özellikle hem de bir cinayetin yaşandığı bir şehirde, mutlaka politik olmalı. “İnsanlar da bunu görmek istiyorlar.” Bu beklentinin sonucu olacak ki, bazı günler için bilet kalmadı.