Dün dünyaya hükmedenler Hamburg'da yapılacak G-20 zirvesinde buluşmak üzere arka arkaya Hamburg'a geldiler. Gerekçe yoksulluğu engellemek ve daha iyi iklim.

Zirve öncesi hava gerildi. Bir diploması ve protesto kenti, olağanüstü hal durumunda bir kent. 20.000 polis dünya liderlerinin rahatsız edilmemesi için teyakkuza geçti.

Dünya kenti olarak tanıtılan Liman kenti Hamburg'da binlerce G-20 protestocusu da bir arya geldi. Aralarında şiddet yanlıları var, maske takıyorlar gibi gerekçelerle zırhlı araçlar ve tomalarla donatılmış polis, göstericilerin yürümesini engellemek için tazyikli su ve biber gazı kullandı.

Halkın üçte ikisi bu olağanüstü durumu anlamakta zorluk çekiyor:
O-Ton
1 anlamiyorum.wav
"Zirvenin yapılması önemli. Ancak böylesi bir masraf ve çabayı kabul edemiyorum." #00:03:49-5#

Dikenli teller ve beton bloklarla çevrili kentin kalbinde bir zirve buluşması. Anayasal hak olan toplanma özgürlüğüne rağmen toplanma yasağı.

Tüm eleştirilere rağmen dünyanın en büyüklerinin burada görüş alışverişinde bulunması için 130 milyon Euro harcandı.

Dünya vatandaşları yoksulluk ve iklim değişimine karşı mücadele ediyor.

Bu zirvenin kente ne getireceği sorusunu yanıtlayan Olaf Scholz: #00:06:05-3#
O-Ton
2. Olaf Scholz
“Hamburg tüm dünyayla bağlantısı olan, dünya ticaretinin önemli limanlarından birisi. Zirvenin gündeminde adil ticaret ile birlikte gelişmemişlikle ve yoksullukla mücadele de var." dedi.  #00:06:31-4#

"Yoksullukla mücadele" dedi Scholz değil mi? Almanya'da 4 milyondan fazla emekçi çalışıyor olmasına rağmen yoksul. Kendi ülkesindeki yoksulu doyuramayan Alman politikacıları dünyadaki açlıkla mücadeleden bahsediyor. Bu insanları aptal yerine koymak değilse nedir?

Tabiki dünya liderlerinin buluşup Afrika’yı desteklemek gibi hedefler koyması önemli: Ancak G-20 ülkelerinin yoksulluk ve dünyadaki adaletsizlikten kazanç elde ediyor olması inanmak için hiç bir sebep bırakmıyor.
 
G-20'nin gündeminde ne var?

Almanya'nın gündeminde birbirine bağlanmış bir dünya, krize dayanıklı ekonomi ve finans piyasası, daha fazla rekabet ve serbest ticaret yer alıyor.

Attac ise bu gündemi eleştiriyor. #00:08:37-0#
O-Ton
3.attac
“Dünya çapında eşitsizliğe sebep olacağından ticaret politikasının bu biçimi çok tehlikeli. Bu konuların resmiyeti olmayan G-20 içinde değil BM'de konuşulması gerekiyor."

Tartışmalı konulardan birisi iklim ve çevreyi koruma: Hedef dünyadaki ısınma derecesini 2 derece düşürmek. Bunun için gaz ve kömürün daha az sübvanse edilmesi öngörülüyor.
O-Ton
4.Greenpeaces
“Atom santrallerinden vazgeçilmesine rağmen 20'den fazla kömür santrali çalışıyor. Sadece ihracat için. Bunların hemen kapatılmasıyla Almanya 2020 için önüne koyduğu kendi iklim koruma hedefine ulaşabilecek." #00:09:27-9#

Göç ve kalkınma yardımı da G-20 zirvesinin gündeminde yer alan maddelerden birisi. Hedef Afrika'dan göç akınını durdurmak.

Ancak, bu politikaya zirve karşıtları inanmıyor.

Çünkü, dünyanın 8 zengin adamı dünya yoksul nüfusunun yarsının sahibi olduğu paraya sahip. Yani 3,6 milyar insanın sahip olduğu servete. Bu sekiz zenginin sahip olduğu lüks limuzinlerin bedeli tüm kıtada yaşayanların sahip olduğu zenginlik kadar. G-20 karşıtlarına göre bunun değişmesi gerekiyor.

Bu grupta yer alan ülkeler dünyanın gayrisafi hasılasının beşte dördünü, ticaretinin ise dörtte üçünü temsil ediyor. Ayrıca dünya nüfusunun üçte ikisi de bu ülkelerde yaşıyor.
Gayri resmi bir forum olan G20 uluslararası örgüt statüsünde bulunmuyor. Bu nedenle de aldığı kararların doğrudan yasal bağlayıcılığı ya da yaptırım gücü yok. Sadece birlikteliğin işareti.

Böyle bir zirve gerçekten de önemli bir yol mu? Yoksa eleştiriciler, "büyük bir şovdan başka bir şey değil" sözlerinde haklılar mı?