Sefalet artıyor. Büyük şehirlerin sokaklarında gözleri açık dolaşanların gözünden kaçacak durumda değil. Sendikaya bağlı Hans Böckler Vakfı'nın (HBS) yaptığı araştırma artık bu konuda sadece yeni veriler sağlıyor. Wirtschafts- und Sozialwissenschaftliches Institut (WSI) tarafından hazırlanan gelir dağılımı raporuna göre, Almanya’da yoksulluk içinde yaşayanların oranı en yüksek seviyeye ulaştı. 2021 yılına ait verilere göre Almanya’da yaşayanların yüzde 17.8’i yoksulluk sınırının altında. Bu oran 2010’da yüzde 14.2 idi. Bu durumdan özellikle kadınlar, çocuklar, genç yetişkinler etkilenmeye devam ediyor. Göçmen geçmişi olan insanlar, işsizler ve ortaokuldan fazla diploması olmayan veya mesleki eğitim yeterliliği bulunmayan kişiler özellikle orantısız bir etkileniyor. Bu yoksul insanların yüzde 40'ının ve geliri yoksulluk sınırının biraz üzerinde olanların yüzde 20'sinin, kısa vadeli acil ihtiyaçları karşılayacak mali rezervleri yok.
Raporda ayrıca düşük gelir grubundaki insanların büyük bir kısmının, yaşam standartlarını koruyamayacaklarından endişe duyduğu ifade edildi. Araştırmanın uzmanları, bu durumu ‘bir kısır döngü’ olarak tanımladı. Yoksulluk ve belirsizlik, birçok insanın siyasi ve sosyal sisteme katılımını engelliyor. Verilerin, Almanya’nın katılım krizinde olduğunu gösterdiğini ve bu krizin son yıllarda daha da derinleştiğini söyleyen WSI araştırmacısı Dorothee Spannagel, bazı insanların siyasi sistemden belirgin şekilde uzaklaştığını vurguladı.
‘HÜKÜMET PARTİLERİ HALKI KANDIRIYOR’
Araştırmaya göre, düşük gelirli insanların ve yoksul bireylerin üçte birinden fazlası “Hükümet partileri halkı aldatıyor” ifadesine katıldığını belirtti. Yaklaşık yüzde 20’si ise gelecek genel seçimlerde oy kullanmayacağını söyledi. Orta gelir grubunda bu oran sadece yüzde 11 seviyesinde kaldı. Raporda, ücret anlaşmaları, yasal emeklilik sistemi, ulaşım, enerji altyapısı, eğitim ve sağlık gibi alanlarda iyileştirme yapılması gerektiği ifade ediliyor. Bu iyileştirmelerin finanse edilmesi için borç freni reformunun yanı sıra çok büyük servetlerin daha etkili bir şekilde vergilendirilmesi öneriliyor.
Hane net gelirinin ortalama gelirin yüzde 60’ının altında olması yoksulluk sınırı olarak kabul ediliyor. WSI’ye göre, tek kişilik bir hane için bu sınır aylık 1.350 Euro, iki çocuklu dört kişilik bir aile için ise 2.830 Euro.
Bu kısır döngüden çıkmak için “toplu sözleşmeler, yeterli yasal emeklilik ve kamu altyapısının” güçlendirilmesi gerekiyor. Ancak bunun yerine kamu hizmetleri kesiliyor. İş imkanları kötüleşiyor ve ihtiyaç sahiplerine yönelik cezalandırmalar sertleştiriliyor. Bild gazetesi dün “İş bulma merkezleri, iş tekliflerini reddeden veya randevularına katılmayanları 1 avroluk kamu hizmetlerinde zorla çalıştıracak” haberini geçti.