“Ermeni Soykırım Tasarısı” protesto edildi

|   Almanya

BERLİN - Onlarca STK'nın çağrısını yaptığı ‘Ermeni Soykırımı Tasarısı‘nı protesto gösterisine katılan 1000 civarında Türk vatandaşı, Berlin'de Türk bayraklarıyla, milli marş eşliğinde koro halinde soy kırımın yalan olduğunu vurguladı.

Protestocular, “Parlamento buna karar verme hakkına sahip değildir! Parlamento mahkeme değildir!” pankartları taşıdılar.

1915 yılında Osmanlı imparatorluğu tarafından gerçekleştirilen
katliam saldırısında 800.000 ila 1,5 milyon arasında Ermeni’nin öldürüldüğü tahmin ediliyor.

Buna karşın Türkiye soykırım olarak tanınmasına karşı çıkıyor.

Protestocular oylama öncesi Berlin’de yaptıkları protesto gösterisinde, yapılan konuşmada, "Tüm parlamenterleri adil olmaya. ve tarihi olaylar hakkında hüküm vermemeleri çağrısı yapıyoruz" denildi.

Gösteriye katılan 40 yaşlarındaki bir kadının, "Kimseyi öldürmedik. Ülkemizi savunduk" demesi, söz konusu dönemi yaşamamış 18, 40 yaş arasındaki Alman Neonazilerinin “toplama kampları iddiaları yalan” demesini hatırlattı.

Alman Meclisi 2 Haziran'da, 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyan karar tasarısını oylayacak.

Tasarının onaylanmasına destek veren Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir sosyal medya üzerinden tehdit ve hakarete maruz kaldı.
Cem Özdemir, "Hep aynı sözcükler: Hain, Ermeni domuzu, orospu çocuğu, Ermeni teröristi ve hem de Nazi" ifadelerinin kullanıldığını anlattı. Buna rağmen, bir bahane olmamalı: “Türkiye’nin aksine burada milletvekillerinin ceza evine gönderilme veya öldürülme korkusu yok” dedi.
Deutschlandfunk’un haberinde, protestonun perşembe günü Alman Parlamentosu'nun alacağı soykırım kararına karşı düzenlendiği ve gerek Türk gerek Ermeni örgütlerinin karara dair milletvekillerini mektuplarla ve mesajlarla iknaya çalıştıklarını bildirdi.

Ermeni soykırımında Alman sorumluluğu
Ermeni soykırımındaki Alman rolünü yüzlerce örnekle belgelemek mümkün. İşte Alman Dışişleri Bakanlığı Politik Arşivi’nden bir kaç belge:
Alman Büyükelçisi Metternich 7.12.1915’de İstanbul’dan Berlin’e şöyle yazıyordu:
“Geçen hafta, Ermenilere zulmü Enver Paşa, Halil Bey ve bugün Cemal Paşa ile ciddi şekilde konuştum ve huzursuzluk ve hiddetin dost dış dünyada ve Almanya’da da geniş çevreleri sardığına ve eğer bir son gelmezse, Türk hükümetine duyulan tüm sempatileri bitireceğine işaret ettim. Enver Paşa ve Halil Bey, daha başka deportasyonlar – özellikle İstanbul’dan – için bir niyetlerinin bulunmadığını iddia ediyorlar. Savaş zorunluluklarının, elebaşıların cezalandırılması gerektiğinin ardına saklanıyorlar ve yüzbinlerce kadın, çocuk ve yaşlının sefalete itildiği ve öldüğü ithamıyla yüzleşmekten kaçıyorlar…
… Ben çok sert konuştum. Protestoların bir faydası yok ve Türklerin, güya başka deportasyon yapılmayacağı sözlerinin hiçbir değeri yok.
Güvenilir kaynaktan, buradaki polis müdürünün verdiği bilgiye göre, bunun gizli tutulmasını rica ediyorum, kısa süre önce İstanbul’dan 4.000 kadar Ermeni’nin Anadolu’ya götürüldüğünü ve henüz İstanbul’da yaşayan 80.000 Ermeni’nin giderek boşaltılacağını öğrendim, kaldı ki zaten yazın 30.000 kadarı İstanbul’dan sürülmüştü ve 30.000 kadarı da kaçmıştı. Durdurmak gerekiyorsa, o zaman daha sert araçlar gerekli…
Basınımızda da, Ermeni takibatı üzerine hoşnutsuzluk dile getirilmelidir ve Türklere şakşakçılık son bulmalıdır. Onlar ne başarıyorlarsa, o bizim eserimizdir, bizim subaylarımız, bizim toplarımız, bizim paramızdır. Bizim yardımımız olmasa, şişinen kurbağa misali kendi içlerine göçüverirler. Türklerle ilişkide o kadar korkak olmamıza gerek yok. Öyle kolay kolay karşı tarafa geçip barış yapamazlar…“
Berlin‘deki Şansölye Bethman Hollweg ise bu rapora 17.12.15’de şu notu düşüyordu:
“Bir müttefikten, süren savaş sırasında, önerildiği gibi kamu önünde hesap sorulması, şimdiye dek tarihte hiç rastlanmamış bir önlemdir. Bizim tek hedefimiz, Türkiye’yi savaşın sonuna dek kendi tarafımızda tutmaktır, bu arada Ermeniler mahvolur veya olmaz, fark etmez. Daha uzun sürecek savaşta bizim Türklere daha, çok ihtiyacımız olacak.”
Halep’teki Alman Konsolosu Rössler 3.1.1916’da ardı ardına iki rapor birden telliyor ve bu raporlara mühendis Bastendorff, öğretmen Niepage gibi görgü tanıklarının raporlarını ekliyordu:
“… Ermenilerce tekrar tekrar dile getirilen, sürgün kafilelerinin onları‚ yürüte yürüte öldürmek‘ için, kasıtlı olarak zikzaklar şeklinde bir oraya bir buraya götürüldükleri anlatısı burada bir örnekte kanıtını bulmuş buluyor. Urfa’dan bir tehcir kafilesi şu yolları geride bırakmak zorunda kaldı:
Urfa’dan Tell-Abiad’a,
Tell-Abiad’dan Rakka’ya,
Rakka’dan Tell-Abiad’a,
Tell-Abiad’dan Rakka’ya.
Tell-Abiad’dan Rakka’ya mesafe, kuş uçuşu 90 km yapıyor.”
Mühendis Bastendorff raporunu şöyle bitiriyordu:
“… Urfa istikametinden 10.000 kadar göçmen, Kasım ve Aralık başında Tell-Abiad’dan geçti. Hat kumandanı Cemil Bey ve bir müfettiş olan Mahmud Bey ile bir konuşmada, doktorumuz Dr. Farah, bütün bu Ermenilerin nereye nakledildiklerini sordu; Cemil Bey şöyle yanıtladı: ‘Rakka’ya’. Ermenilere muameleyi kendi kınayan Mahmud Bey karşılık verdi: ‘Rakka yoluna.’
Gördüğüm ve gözlemlediğim kadarıyla, Ermenilere karşı alınan bütün önlemler, bana Göçmenler Direktörü Şükri (Kaya-SD) Bey’ in söylediği şu sonuca varıyor: ‘En son sonuç ermeni ırkının kökünün kazınması olmalı. Şimdi kesin sonuca dek yürütülen şey, Müslümanlar ile Ermeniler arasındaki sürekli mücadeledir. Daha zayıf olan ortadan kalkmak zorunda.”
Halep’ten Başöğretmen Niepage’nin 15.10.1915 tarihli raporunda şöyle deniyordu:
“… Ermeni halkının kökünün kurutulmasına politik bir mantocuk takmak için, Ermenileri, 2 bin 500 yıldır sahip oldukları yurtlarından sürmeyi ve Arap çölüne sürmeyi güya gerekli kılan askeri nedenler öne sürülüyormuş. Kimi Ermenilerin casusluk eylemleri için baştan çıkarıldıkları da söyleniyormuş.
Gerçekler üzerine bilgi aldıktan ve her taraftan bilgiler topladıktan sonra ben, Ermenilere karşı tüm bu suçlamaların, 10.000 masumu bir suçlu gerekçesiyle öldürmek için, kadın ve çocukları en çiğ şekilde hırpalamak için ve bütün ulusun kökünü kurutmak için sürülenlere karşı bir açlık seferberliği açmak amacıyla bahane edilen sadece küçük şeyler oldukları sonucuna vardım.
Duyumlarımdan kazandığım yargıyı sınamak için, şehirde taşınanlardan arta kalan Ermenilerin yattıkları bütün yerleri gezdim. Harap olmuş kervansaraylarda (hanlar) ölmüş ve yarı çürümüş veya kısa zamanda can verecek yaşayanlardan oluşan yığınlar buldum. Diğer avlularda hasta ve açlık çekenlerden oluşan, kimsenin bakmadığı yığınlar buldum.
Başöğretmen olarak çalıştığım Alman ortaokulu etrafında, açlıktan ölmek üzere olan yedi ilâ sekiz yüz sürgünün yattığı böyle dört han vardı. Biz öğretmenler ve öğrencilerimiz, her gün bunların yanından geçmek zorunda idik. Her çıkışımızda, açık pencerelerden, iyice sıskalaşmış, paçavralara bürünmüş acınacak varlıklar görüyorduk. Öğrencilerimiz, sabahları dar sokaklarda, her gün sekiz ilâ on kadar katı cesedin tabutsuz, kefensiz yüklenip götürüldüğü ve kol ve bacakların aşağı sarktığı iki tekerli kağnıların yanından sürtünerek geçmek zorunda kalıyorlardı…“
Başöğretmen Niepage bu raporunu Almanya’ya döndükten sonra yayımlamış ve bu yüzden Enver’in ağası II. Wilhelm’in takibatına uğramıştır.
Alman Büyükelçi Metternich Çanakkale Komutanı Liman von Sanders’in daveti üzerine gerçekleştirdiği gezinin ardından Çanakkale-İstanbul yolunda gönderdiği 15 Aralık 1915 tarihli raporunda şu gözlemlere yer vermişti:
„… Gelibolu Yarımadası’nda artık asker ve amele taburlarından başka hiç nüfus yok, ama bundan da öte Doğu-Trakya’da verimli toprağa rağmen herşey çorak ve boş. Balkan Savaşı ve şimdiki savaş yöreyi iliklerine dek emmiş ve insansızlaştırmış. Acaba savaştan sonra Türk ‚kültürü‘, bu çoraklıktan eskisi gibi çiçeklenen bir yöre yaratma sihirbazlığını gösterebilir mi, belli değil…
Her tür hukuk kavramının eksik olduğu ve tarafsız ve kültürlü bir hakimlik mesleğinden asla söz bile edilemeyecek bir ülkede şimdi Almanlar, kapitülasyonların da koruması olmaksızın var olmak zorundalar…“
Bu sözler yüz yıl önce yazılmıştı ve savaş vardı. (Yeni Hayat)

Geri

 

Card image cap
înfo Magazin
Daha fazlasi için

YouTube
Card image cap
Türk Sanat Müziği
Daha fazlasi için
Card image cap
Mesleğe Adım Adım
Daha fazlasi için
Card image cap
İstekler Programı
Daha fazlasi için
Card image cap
SALI SALI Hakan
Daha fazlasi için