Federal Parlamento Başkanı Norbert Lammert, oturumdan önce yaptığı açıklamalarda Ankara'nın tavrını eleştirdi.

"Tek bir vekile tehdit yoluyla baskı yapmanın, tüm parlamentoya saldırmakla eşdeğer olduğunu" söyleyen Lammert, Türkiye'den siyasetçiler tarafından yapılan eleştirilerin meclis üyelerine yönelik tehdit ve hakaretlere zemin hazırladığını belirtti.

"Meclis üyelerinin teröristlerin uzantısı olduğu yönündeki iddialarını tamamen geri çeviriyorum" diyen Lammert, "21. yüzyılda demokratik bir seçimle işbaşına gelmiş bir cumhurbaşkanının, yine demokratik seçimle görevlendirilmiş Federal Meclis üyelerinin Türkiye kökeninden şüphe etmesine, kanlarının 'bozuk' olarak nitelendirebileceğine hiç ihtimal vermezdim" dedi.

PKK uzantısı suçlaması
Alman Federal Meclisi 2 Haziranda, 1915 olaylarının soykırım olarak tanımlanmasını öngören tasarıyı kabul etmiş, bunun üzerine Türkiye'den yoğun tepkiler gelmişti. Ankara tasarının kabulünden hemen sonra Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu'nu geri çağırmıştı.

Ermeni Soykırımı Kararı’dan rahatsız olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tasarının gündeme gelmesine öncülük eden isimlerden Yeşiller Partisi Milletvekili Cem Özdemir ve oylamada 'evet' oyu kullanan Türkiye kökenli milletvekillerinin 'kökeninden şüphe duyduğunu' belirterek bu kişilere kan testi yapılması gerektiğini söylemişti. Erdoğan 'bu vekillerin PKK'nın uzantısı olduğunu' iddia etmişti.

Erdoğan’ın açıklamalarına Merkel nasıl bir cevap verdi?
"Federal Meclisi'n milletvekilleri, istisnasız, serbest bir biçimde seçilmiş milletvekilleridir ve Türkiye tarafından konuyla ilgili ileri sürülen iddia ve açıklamaları makul bulmuyorum."
Hepsi bundan ibaret.

Schulz'dan eleştiri
Öte yandan Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz da Erdoğan'dan Alman parlamenterlere yönelik saldırılarını durdurmasını istedi.

Sonra?
Gerek Erdoğan’ının duygulara hitap eden kışkırtıcı açıklamaları, gerekse Federal Parlamentoda Erdoğan’ın eleştirilmesi neyi değiştirecek?
Almanya diğer devletlerle ilişkilerini demokrasi şartına göre mi yürütüyor? Hayır.
Devletler arası ilişkilerde demokratik değerlerin değil, ekonomik çıkarların belirleyici olduğunu anlaşılır hale getirmek için birkaç örnek vermekte fayda var:
Federal Parlamento bugün Fas, Cezayir ve Tunus’u güvenli ülkeler kategorisi içine alacak. Bu ülkelerdeki anti demokratik uygulamaların Almanya’nın umurunda olmadığını göstermiyor mu?
Bundan başka bugün antiterör yasası kapsamında kişisel özgürlüğü sınırlayacak Prepaid sim kartları için kimlik zorunluluğu gerilecek.
O halde “Demokrasi bizim değerlerimizdir bundan taviz verilemez” ne anlama geliyor?
Demokrasi isteyen, bunun için başkalarından yardım beklemek yerine, elini taşın altına koymaya hazır olacak.