Emeklilik yaşının 70’e çekilmesine gerekçe olarak Alman Emeklilik Kasası’nın durumunu ve demografik değişimi gösteren bankanın Ekim ayı raporunda, “Demografik değişim nedeniyle emeklilik kasası ödemelerde 2020’li yılların ortasından itibaren ödeme baskısı altına girecektir” denildi. 2001 doğumluların 2070 yılında emekli olmasını öneren bankanın raporunda, emeklilik yaşının yükseltilmesinin sistemde istikrar sağlayacağı, sadece emekli kasasının yükünü hafifletmeyeceği ayrıca istihdam yoluyla makro ekonomik göstergeleri de güçlendireceğini ve böylece daha fazla vergi toplanacağı belirtildi. Ancak, emeklilik kasalarının demografik değişim nedeniyle neden ödeme baskısı altına gireceği açıklanmadı.
Bu açıklama 2008 yılında yaşanan krizde izlenen politikayı hatırlatıyor. Hatırlamanız için size yardımcı olalım.
“Uzmanların” ve politikacıların büyük çoğunluğunun benimsediği ancak kanıtlanamayan politika şu: bütçe açıkları ve borçlar yüzünden kritik bir dönemden geçtiğimiz; elini taşın altına koyup daha düşük bir hayat standardına razı olmamız istendi. Ama tabii (çok) zenginler hariç. Zenginlerin daha fazla vergilendirilmesi adeta bir tabu: “Bunu yaparsak,” deniyor bize, “zenginler yatırım yapmaya ve yeni iş alanları yaratmaya yanaşmaz ve sonuçlarından hepimiz zarar görürüz.” Zor zamanları atlatmanın tek yolu olarak önümüze konan seçenek yoksulların daha da yoksullaşması, zenginlerin daha da zenginleşmesi. Zenginler servetlerinin bir kısmını kaybetme tehlikesi yaşıyorsa, toplum onlara yardım eli uzatmak durumundadır: Hükümetler de sanki insanlar “evet” demiş gibi halkın ödediği vergilerle krizin sebebi olan bankaları kurtarmıştı.. Buna kapitalistlerin sosyalizmi deniyor. Gelecek için hazırlanan senaryo da bu: Ücretler düşük tutulacağından çalışanların ödediği sigorta primleri düşecek. Bundan başka devletin kasasına giren vergiler de düşecek. Bu nedenle halkın vergileriyle oluşan bütçeden büyük şirketlere dağıtılması gereken pay azalacak. Çok zenginlerin vergisi artırılamayacağına göre, bunun faturasını yine emekçiler ödeyecek. Hepsi bu. Çalış çalış ve öl. Senin kapitalizm için değerin bundan ibaret.
Bundesbank’ın yanı sıra AB Komisyonu, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) de insanların ortalama yaşama süresinin uzamasını gerekçe göstererek emeklilik yaşının yukarıya çekilebileceğine işaret etmişti. Almanya’da emeklilik yaşı, 2012’de SPD Genel Başkanı Franz Müntefering’in önerisiyle yapılan yasal değişiklikle 65’ten 67’ye çıkarılmıştı.
Rente: Müntefering setzt sich durch
ÖNERİ TEPKİ ÇEKTİ
Bundesbank’ın önerisi sendikalar ve sol görüşlü partiler tarafından eleştirildi. Sol Parti Federal Meclis Grup Başkanı Dietmar Bartsch ise, “Emeklilik yaşının yükseltilmesi yerine emeklilik kasalarının gelirinin artması doğru olur. Böylece uzun vadeli ödeme yapılabilir” dedi. Ancak bunun nasıl sağlanacağına dair bir şey söylemedi. Bunun için ücretler artırılmalı, çok zenginlerden alınan vergi yükseltilmeli deseydi alkış almayı hak ederdi.
Alman Sendikalar Birliği (DGB) Yönetim Kurulu üyesi Annelie Buntenbach ise, „Neuen Osnabrücker Zeitung“a yaptığı açıklamada “Ağır çalışanların ölüm riski yüksek. Ağır koşullar altında çalışanlar emekli maaşı alamadan ölecek. Emeklilik yaşının 65’ten 67’ye çıkarılması da yanlıştı” diyerek Bundesbank’ın önerisini eleştirdi. Ancak söz konusu dönemde sendikaların neden iş bırakarak tepki göstermediğine dair bir şey söylemedi.
