Rusya, Çin gibi ülkelerdeki basın özgürlüğü ihlallerini kabul edilemez olarak yargılayan Avrupalı medya mensuplarının, aslında kendilerini anlattıkları ortaya çıktı. Sınır Tanımayan Gazeteciler’e (RSF) göre Avrupa’daki gazetecilerin durumu hissedilir derecede kötüleşti.
Avrupa'da gazetecilere karşı düzenli olarak yapılan kışkırtma ve nefret politikası onların giderek daha fazla korku ikliminde çalışmasına sebep oluyor. Almanya’da da medya mensuplarına yönelik saldırılar arttı. Bu, her şeyden önce, daha önce gazetecilerin küresel karşılaştırmalarda kendilerini daha fazla güvende hissettikleri ülkeler için de geçerli. Sınır Tanımayan Gazeteciler, raporda Basın özgürlüğü konusunda durumu kötüleşen ülkelere Avrupa’nın da dahil olduğunu, ABD’nin de sıralamada alt sıralara düştüğüne dikkat çekti.
Diğer ülkelerde basın özgürlüğünün daha da kötüleşmesinin etkisiyle Almanya iki basmak yükselerek 13. sırada yer aldı. Sınır Tanımayan Gazeteciler, Almanya’da da önceki yıl 16 olan saldırı vakasının 2018 yılında 22’ye çıktığını belirledi. Rapora göre bu da Almanya’da gazetecilere yönelik saldırı sayısının arttığı anlamına geliyor. Saldırılar özellikle Neonazi çevrelerinin etkinlikleri ve mitinglerinde yaşandı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler, özellikle Slovakya, Malta, Çek Cumhuriyeti gibi ırkçı hükümetler tarafından yönetilen ülkelerde politikacıların medyaya yönelik nefreti körüklediğini açıkladı.
İlk üçte İskandinav ülkeleri var
2019 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde bu yıl da ilk sıradaki ülke değişmedi: Norveç. Norveç'i Finlandiya ve İsveç izledi. Türkiye ise 180 ülke arasında 57.sırada yer aldı.
Her beşinci kişi „Yalancı Basın“a inanıyor
Alman halkının yüzde 20’si „Yalancı basın- Lügenpresse“ sloganına inanıyor.
2017 yılında WDR’in talebi üzerine bir araştırma yapan Infratest Dimap’ın sorusunu yanıtlayanların yüzde 42'si hangi haberlerin verileceğini politikanın belirlediğini söyledi.
Redaktörlere politikacıların direktif verdiğine inanan katılımcıların yüzde 42’sinin düşüncesine göre hangi haberin yayınlanacağını başbakan, belediye başkanı veya kaymakam telefonla veya E-Mail ile genel yayın müdürünü arayarak belirliyor.
Soru şu: Ayakta kalması okuyucu sayısına değil reklam gelirlerine bağlı olan bir medya kuruluşu, reklam aldığı bir firmadaki yolsuzluğu haberleştirebilir mi? Cevabı siz verin.