Yasaya rağmen değişen bir şey var mı? Kadınlara erkeklere göre daha az ücret ödenmesi, iş aramada engelli olanlara iş verilmemesi, Müslümalara ev verilmemesi, bir Cafe’de çocuk emzirmeye müsaade edilmemesi değişti mi? Hayır.

Bir araştırmanın sonucuna göre 2015 yılından bu yana insanların yüzde 31,4’ü son iki yıl içinde dışlanma durumuyla karşı karşıya kaldı. Bunların yüzde 14,8’i yaşları, yüzde 9,2’si cinsiyetleri, yüzde 8,8’i ise din veya dünya görüşü nedeniyle.
Bunlardan çoğu işyerinde, boş zamanda, resmi dairelerde, sağlık sektöründe veya emlak pazarında yaşadığı dışlanmadan dolayı   şikayetçi oldu.

Ev ve iş aramada devam eden ayrımcılığa karşı ‘Dışlanma Yasası’nın sertleştirilmesi istendi.

Yürürlükte olan Eşit Muamele Yasası’nın (Das Algemeine Gleichbehandlunggesetz) yeterince caydırıcı olmadığını belirten uzmanlar, hazırladıkları raporda kanunun daha da sertleştirilmesini
istedi.

Uzmanlara göre ülkede hala iş veya kiralık ev arayanlar kökenleri isimleri ve dinleri nedeniyle haksızlığa uğruyor. Bu nedenle yalnız mağdur olanlar ve olduğunu hisseden kişiler değil, kurumlar da yargı yoluna başvurmalı.
Raporda ayrıca sendikaların ve işyeri isçi temsilciliklerinin haklarının da genişletilmesi istendi.

AZINLIKLARA POZITIF AYRIMCILIK
2006 yılında çıkarılan yasayla insanların etnik kökenleri, dinleri, dilleri ve cinsiyetleri nedeniyle ayrımcılığa uğramasının ve dışlanmasının önüne geçilmek istenmişti.

Uzmanlar, insanların sosyal durumu, gelirleri, ve dünyaya bakış açıları gibi maddelerin de yasaya eklenmesi halinde dışlanmanın önüne daha fazla geçileceğine dikkat çekti. Şirketlerin de azınlıklara pozitif ayrımcılık yapmasının önemi vurgulandı.

Karşıdakinin "rakip, düşman ve tehlikle" olduğunu öne çıkaran ve ruhsal yapıyı buna göre inşa eden rekabetçi eğitim üzerinden çalışan bir sistemde, başkasının dost olarak kabul edilmesini beklemek abesle iştigalden başka bir şey değildir.