Zehirli vantuzlu kollarını gevşetmek bir yana sanki dünyanın nefes alamaması, boğulması için daha da sıktıkça sıkıyor!
Dünya nüfusunun dörtte birinin, 2 milyar kişinin evlerine kapanması ile en büyük mega kent ve metropollerin hayali şehirlere dönmesine rağmen aldığı canların sayısı giderek artmakta.
Her gün, her saat, her dakika bütün gözler, Çin’den yayılan ve şimdi özellikle son bir aydır İtalya ve İspanya başta olmak üzere tüm dünyayı vuran salgın hastalık dolayısıyla artan vaka ve ölü sayılarının verildiği tablolarda.
26 Mart 2020, Saat 08.30 itibariyle…
Dünyada hastalığa yakalananların toplam sayısı 472.109 kişi
Ölü sayısı 21.308 kişi…Ve, her dakika bu sayılar büyüyor…
Bir süre öncesine kadar dört bir yanda dövizi, hisse senetlerini, borsaları, altını, emtiaları hatta bitcoini görmeye çevrilmiş meraklı/dikkatli/heyecanlı bakışlar maalesef şimdi bu çok acı tablonun sürekli artarak değişen dijital rakamlarını dehşet ve korkuyla yakından takip etmekte.
Bir gün ben de, ailem de, yakınlarım ve arkadaşlarım da bunun içinde olur muyuz diye kara kara düşünerek!
Birbirini kovalayan düşüncelerin uyutmadığı gecelerde, rakamların yan yana gelmesiyle oluşan sayılar, düşünen ve sorgulayan insanlar için ölüm acısı/korkusu ve paniği yanında artık başka şeyler de ifade ediyor muydu? sorusu aklıma geliverdi.
Bundan sonrası her birimiz için nasıl olacaktı?
Bunu öğrenebilmek amacı ile “Coronavirus/Covid-19 salgınından sonra hayata bakışınızda en radikal değişiklik ne oldu?” sorusunu şimdi ülkemden uzakta olan ben, yakınlarıma/ arkadaşlarıma/dostlarıma yönelttim. Sanki bu soruyu herkes bekliyormuşcasına cevaplar birkaç dakika geçmeden telefonuma yağmur gibi gelmeye başladı.
Soruyu virüsle beraber hayatımızın daha da vazgeçilmezi haline gelen WhatsApp uygulaması aracılığı ile üniversite mezunu (kadın ve erkek sayısı birbirine yakın) 40 arkadaşıma ilettim. Aslında, yanıtlardan kısa çıkarımlar yaparak mı paylaşsam diye çok düşündüm ama hayata dair yaşanan değişimler herkesin kendi kaleminden o kadar güzel aktarılmıştı ki, yanıtları orijinal hali ile paylaşmanın daha eksiksiz ve yalın olacağına karar verdim.
İşte yanıtlar:
• “Son zamanlarda düşündüğüm şeylerdi aslında. Hayat tarzımı değiştirme yolundaydım. Kalabalıklardan uzak durmaya başlamıştım. Tüketim alışkanlıklarımı değiştirmiştim. Daha az AVM kullanımı, mahalle bakkalından alışveriş gibi. Çok değişen bir şey yok aslında . Zaten bu salgın sonrası oluşturulmak istenen insan psikolojisinin hazırlığı öncesinde yapılmaya başlandı. Daha içine kapanık aileler. Hatta jenerasyon arasında nesil farkı daha da çok açılmıştı. Bu salgından birkaç ay önce ben evden çalışmalıyım, çocuklar okulda hiçbir şey almıyor okula gitmesinler mi diye düşünceler oluşmaya başlamıştı. Güvenlik hissi mesela. Kendimi sadece evimde iyi hissediyordum.” Y.M.
• “Saramago’nun “Körlük” romanını okudunuz mu bilmiyorum ama, ben bu virüsle birlikte romanı daha iyi anladım. Komplo teorilerini bir yana bırakırsak aslında bu virüs doğanın insanlığa refleksi. Onu çok zehirledik ve zehri kustu. İnsanlık milyonlarca yıl öncesine geri düştü ve doğaya karşı mücadele verip ayakta kalmaya çalışılıyor. Uzlaşmak lazım. Bu yüzden dünyanın çıkaracağı ders doğayla uzlaşmak. Tabii bunun haricinde etkisi siyasi ve ekonomik olarak da hissedilecek.
1.Küreselci yaklaşımların ortadan kaldırmak istediği merkeziyetçilik eski gücüne geri dönecek.
2. İthal ikameci politikalar geri gelecek çünkü böyle bir salgın için yerli üretimin zorunlu olduğu anlaşıldı.
3. Bilimin önemi anlaşıldı dolayısıyla sekülerleşme hızlanacak.
4. Tabii dünya başka bir noktaya evrilecek paradoksal olarak. Dijital dünya dijital para vs. Sonuçta bu ev hapsi bana geçirdiğim boş saatlerin çokluğunu gösterdi. 24 saat uzunmuş bayağı. İnsan ilişkilerini, dayanışmayı, evde zaman geçirmeyi, yemek yapmayı, hep soldurduğum çiçeği sulamayı, eski fotoğraflara bakmayı hatırlattı. Öyle bir hatırlattı ki, gündelik kaygılarımı unutturdu.” E.D.
• “Yaklaşık 2 yıldır yaşadığım sağlık sorunlarıyla birlikte hayatı yeniden sorgulamaya başladım. Rahmetli dedemin savaş çıkacakmış lafını duyar duymaz çuvallarla un, pirinç, şeker ve bulgur alması ile bugüne kadar dalga geçerken, dedemden daha beter stokçuluk yaparken kendimi bulduğumda utandım. Para kazanma, kimseye maddi olarak muhtaç olmama en büyük amacım iken, bu salgınla hiçbirinin önemli olmadığını, çok sevdiğin bir insanın elini sıkarken ya da ona sarılırken hasta olabileceğini ya da hasta edebileceğini bilmenin ve bu sebeple dokunamamanın ne kadar acı verdiğini bu süreçte öğrendim. Ne paranın, ne gücün bu küçücük virüsten daha güçlü olmadığını, bilgi ve bilimin ise, her şeyden daha güçlü olduğunu bilmekle birlikte somut olarak yaşadım.Atatürk’ümüzün ne kadar büyük bir devlet adamı olduğunun bir kez daha bu vesileyle ispatlanmasından, onun izinden yürümem sebebiyle gurur duydum.Benim sevdiğim ve beni sevenlerin benim için ne kadar önemli olduğunu anladım. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak benim için, ölüm ve yaşam arasındaki ince çizgi her an aşılabilir. Yaşamak lazım, hem de güzel yaşamak, kalbinin götürdüğü yere gitmek gerek.” H.B.Ö.
“Coronavirus/Covid-19 salgınından sonra hayata bakışınızda en radikal değişiklik ne oldu?” cevaplar devam edecek Sağlıkla kalın.