Ne yazık ki ölen insan sayısı gün geçtikçe artıyor ve insan yaşamları yalnızca bir sayı olarak ifade ediliyor... O sayının ardında görünmeyense yaşamıyla, umutlarıyla, öyküsüyle bir insan... Hükümetlerin tutumu, yaşlıların ve virüse direnemeyecek koşullarda yaşayan yoksulların gözden çıkarılmış olması, işçilerin önlemsiz biçimde çalıştırılarak açlık ya da virüs ikileminde bırakılması kabul edilebilir bir durum değil kuşkusuz. Öte yandan, tuzu kuru varlıklıların ve orta sınıfın, evde kalma sürecini tatil olarak algılayıp ellerindeki şarap kadehleriyle sosyal paylaşım sitelerinde fotoğraflar paylaşması ise durumun bir başka boyutu.
Kaygı, kuşku ve güvensizlik sarmışken her yanı, bahar olanca güzelliğiyle ve görkemiyle hükmünü sürüyor... Yemyeşil çimenler fışkırıyor, çiçekler özgürce gelişip serpiliyor. Sular arınıp temizleniyor, yunus sürüleri İstanbul Boğazı'nda kıyılara kadar sokuluyor. Doğa kendini onarıyor. Dilerim insanlar, bu dünyayı öteki canlılarla paylaştığımızın, paylaşmamız gerektiğinin ayrımına varmış olarak çıkarlar evlerinden.
İnsanların virüs korkusuyla kapandıkları evlerin dört duvarları, kim bilir hangi öykülere tanıklık ediyor? Bilinen bir İstanbul masalı geliyor aklıma sık sık. Yılan sokmasın diye denizin ortasına yapılan Kız Kulesi'ne kapatılan prensesin tedirginliği içinde geçiyor günler; dışardan evlere giren her şeye kuşkuyla bakılıyor. Gönüllü ya da zorunlu özgürlüğü kısıtlanan insanlar yaşamın değerini; üretkenliğin, paylaşımın ve dayanışmanın önemini fark ediyorlar. Kapitalist sistemin dayattığı tüketim alışkanlıklarına, yaşam biçimine karşı doğal yaşama, sadeliğe özlem duyanların sayısı artıyor. Biliyorum, bu sıkıntılı günler geçip gidecek, ama insanlığı ekonomik ve toplumsal açıdan pek çok sorun bekliyor. Buna karşın karamsar ya da umutsuz değilim. Çünkü güneş her sabah yeniden doğar; karanlık aydınlığa, kış bahara, acılar sevinçlere dönüşür. Nerede olursak olalım, sorunlarımız ne olursa olsun; umut hep vardır... Almanya'dan, Kassel'den bana ulaşan sesin bu düşüncemi haklı kılıyor, umudumu çoğaltıyor. Ben de Nazım Hikmet usta gibi "umut insanda" diyenlerdenim. Evet, umut insanda; insanların daha güzel bir dünya kurmak için yaşamı savunma imecesinde birleştirdiği ellerindedir. Bizlere düşen de şiirlerimizle, resimlerimizle, ezgilerimizle, kitaplarımızla yaşamı güzelleştirmek ve umudu çoğaltmaktır. Dostluğuna teşekkür ediyorum. İstanbul'dan sevgi ve selamlarımı iletiyorum.