Dünyada iklim krizine ve insani felaketlere çözüm bulunamazken, fosil yakıtlara dayalı ekonomisiyle Azerbaycan'ın bu zirveye ev sahipliği yapması tepki çekiyor. Devlete ait petrol şirketi SOCAR, ülke ihracatının %90'ını oluşturan fosil yakıt üretimini artırmayı hedefliyor. Bu durum, Paris Anlaşması'nın hedefleriyle çelişiyor.
Azerbaycan hükümetinin, insan haklarını ihlal eden uygulamaları dikkat çekiyor. Özgür basını ve sivil toplum kuruluşlarını baskı altına alan rejim, aynı zamanda etnik temizlik ve savaş suçlarıyla suçlanıyor. Freedom House, Azerbaycan'ı Avrupa’nın en az demokratik devleti olarak sıralıyor. Ayrıca, İsrail’le olan enerji ticareti nedeniyle Filistin ve Lübnan’daki insan hakları ihlallerine dolaylı destek verdiği öne sürülüyor.
COP29’un, iklim krizini çözmek yerine otoriter rejimlerin meşrulaştırıldığı bir platform haline gelmiş olması eleştiriliyor. Özellikle Azerbaycan, Dağlık Karabağ’daki etnik temizlik suçlarını örtbas etmek için “Yeşil Enerji Bölgesi” projeleriyle gündemde.
İklim adaleti sadece çevreyi değil, insan haklarını da kapsar. Zirvenin, gerçek bir değişim yaratmaktan uzak, yeşil göz boyama etkinliğine dönüşmesi, acil eylem çağrılarını artırıyor. Diplomatik baskılarla siyasi tutukluların serbest bırakılması, etnik temizliğe son verilmesi ve fosil yakıt ithalatının durdurulması gerektiği vurgulanıyor.
COP29 karbon kredisi tartışması aktivistlerin tepkisine yol açtı
Dünya liderleri iklim finansmanı ve emisyon kesintilerini tartışırken, protestocular sera gazına en çok katkıda bulunan zengin ülkeleri, bu gazın etkilerinden en çok zarar gören yoksul ülkeler için iklim adaptasyon abalarını finanse etmeye çağırdı.