Junge Welt’in haberine göre, kabine üyeleri, şirket yöneticileri, sendika ve işçi temsilcileri 90 dakika boyunca tartıştı. Ancak ortaya çıkan sonuç, sektörün karşı karşıya olduğu sorunları çözmekten çok uzak: 14.000 karakterlik bir rapor ve “çelik stratejisi” metni dışında somut bir adım yok. Rapor, “Çelik sanayisi ekonomik konumumuz için büyük önem taşıyor” ve “Bugünkü diyalog çelik stratejimizin çıkış noktası oldu” gibi genel ifadelerle dolu; ancak uygulamaya yönelik hiçbir önlem sunmuyor.
Bu durum, 80.000 çelik işçisi ve 5,5 milyon emekçinin çalıştığı yan sanayiler için ciddi bir risk oluşturuyor. Çelik üretimi durursa, makine, otomotiv, enerji ve inşaat sektörleri de sekteye uğruyor. Kısaca: çeliksiz sanayi üretimi mümkün değil.
Sendika temsilcileri ve iş konseyleri zirvelere (sürekli) katılacaksa, şunları güçlü bir şekilde talep etmeli: En azından kilovatsaat başına beş sentlik bir endüstriyel elektrik fiyatı. En azından iş yeri ve fabrika garantisi, hatta fabrika ve çelik üretim tesislerinin kamulaştırılması yer almalı.
Bunlar yapılmazsa ne olacağını çoğu emekçi tahmin edebilecek bir akla sahip.