Parlamento, CDU / CSU, SPD, FDP ve Yeşiller tarafından hazırlanan Ülkücü hareket derneklerinin kapatılmasının incelenmesi önergesini büyük çoğunlukla kabul etti. Anayasayı Koruma Teşkilatı, Almanya'da 11.000 aşırı sağcı Türk olduğunu açıkladı.
Fransa'da hükümet, Kasım ayı başında ayrımcılık ve nefret yaymaları ve şiddet eylemlerine karışmaları gerekçesiyle ülkücü hareketi yasaklama kararı almıştı.
Prof. Bozay: Yasak yeterli bir adım değildir
Düsseldorf Uluslararası Üniversitesi (IUBH) Öğretim Üyesi Prof. Kemal Bozay, Yeni Hayat gazetesinin yasaklamayla ilgili sorusuna: “Yasak yeterli bir adım değildir” cevabını verdi.
“Sadece yasakla yetinmek de doğru olmaz. Sorun göç toplumunda nasıl oluyor da 3. ve 4. kuşak gençler, milliyetçi ve faşizan eğilimlerle bütünleşiyor sorusudur. Özellikle Türkiye kökenli olup da, Türkçe konuşmasını bilmeyen gençler, neden Türk milliyetçi ve faşizan fikirlerle bütünleşebiliyor. Göç, bu fenomen üzerine daha derin tartışmamız gerekiyor. Burada sorumluluğu elbette gençlerde görmemek lazım.”
Tartışılan Türk milliyetçiliği Almanya’nın da sorunu
Evet. Nasıl Alman milliyetçiliği, Almanya’nın sorunuysa burada şekillenen ve genç kuşaklar üzerinde etkili olan sözde ‘etnik kökenli’ bir milliyetçilik de Almanya’nın sorunu. Dolayısıyla demokrasi kültürü ve siyasal eğitim, okullar ve toplumsal kurumlar içerisinde ırkçılığa karşı mücadeleyi sadece Alman ırkçılığına değil, değişik ırkçılık biçimlerine karşı mücadele olarak da algılamamızı dayatıyor.
Ülkücü hareketin karşıtlığı güçlü bir demokrasi hareketidir. Bu aynı zamanda Avrupa’da ve Almanya’da göç toplumunda genç kuşakların toplumsal katılım hakkını daha fazla sağlamak demektir. Bu toplumla bütünleşmesinin yollarını açmaktır. Onlara karşı yapılan ırkçılık biçimlerine karşı çıkıp, bu toplum içerisinde onların katılımını güçlendirmektir.