Şu anda yaklaşık 50.000 kişi, BAMF'ın bu kararı nedeniyle belirsizlik içinde. Vilmar, Federal Daire'nin Dışişleri Bakanlığı ile birlikte yeni duruma uyum sağlayana kadar, “koruma arayan kişilerin belirsizlik ve beklentisizlikle baş başa bırakılmaması gerektiğini” ifade etti. Ayrıca, Suriye'deki çatışmaların devam ettiğini vurgulayan Vilmar, “Suriye'deki işkence, cinayet ve savaştan kaçan birçok insan, şu an temkinli bir şekilde umutlanıyor” dedi. Amnesty International, hızlı sınır dışı etme ya da aile birleşiminin askıya alınmasına karşı olduklarını açıkça dile getirdi.
Mülteci örgütü Pro Asyl de bu tür talepleri eleştirdi. Pro Asyl’den Tareq Alaows, Suriye'de kaos ve şiddetin hâlâ hüküm sürdüğünü belirterek, “Silahlı gruplar ülkenin büyük kısmını kontrol ediyor ve pek çok şehir güvensiz kabul ediliyor. Bu koşullarda Suriyeli mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönmesi mümkün değil,” dedi. Alaows, “Koruma arayan insanları hayatlarını bir kez daha tehlikeye atacak bir duruma geri göndermek sorumsuzluktur,” diye ekledi. Ayrıca, geri dönüş taleplerinin “uluslararası koruma yükümlülüklerini göz ardı etmek ve daha önce büyük acılar yaşamış insanlara karşı empati eksikliği göstermek” anlamına geldiğini vurguladı.
Almanya'daki Protestan Kilisesi’nin Mülteci Sorunları Komiseri Piskopos Christian Stäblein ise, Suriye’nin güvenli bir ülke olmadığını belirterek, “Bu nedenle, insanların Suriye'ye dönüp dönmemesi gerektiğini tartışmak şu an için uygun değil,” dedi. Ancak, Stäblein, BAMF'ın kararını memnuniyetle karşıladığını çünkü “ülkedeki gelişmeler güvenilir bir şekilde öngörülebilene kadar kararların ertelenmesinin doğru bir adım olduğunu” ifade etti.
BAMF sözcüsü ise, Suriye'den gelen başvuru sahiplerine ilişkin kararların şimdilik ertelendiğini açıkladı.