Ödül töreninde Latin Amerika ve Doğu Avrupa sinemaları da öne çıktı.
Uluslararası Berlin Film Festivali sona yaklaşıyor. Bu sene 72 ülkeden 441 filmin gösterildiği Berlinale’de Altın ve Gümüş Ayı alabilmek için 19 film görücüye çıkmıştı.
İran’da mesleğini icra etmesi yasaklanan, ancak yine de bir yolunu bulup sinema yapmaya devam eden rejim karşıtı yönetmen Panahi’nin filminin nasıl olup da Berlinale’ye gelebildiği sorusu yöneltildiğinde, festival direktörü Dieter Kosslick “Belki de bir taksiyle” şeklinde bir cevap vermekle yetinmişti. Tahran yönetiminden tepki çeken ve festivale nasıl geldiği tam olarak bilinmeyen “Taxi” şimdi Berlin’den Altın Ayı Ödülü ile dönüyor.
Panahi İran dışına çıkamadığı için, yerine ödülü almak üzere sahneye gelen küçük yeğeni Hanna Saeidi’nin gözyaşları içinde “çok duygulandığını ve konuşamayacağını” söylemesi de törenin akıllarda kalacak anlarından biri oldu.
Yarışma bölümünün en iyi ikinci filmine verilen Jüri Büyük Ödülü ise Şili’ye gitti. Yönetmen Pablo Larraín “El Club” ile bir Gümüş Ayı kazandı. Bu dramayla Katolik Kilisesi’ni sert bir şekilde eleştiren Larrain, “Tanrı fikri ekseninde çok şey oluyor. Tanrının adı kullanılarak çok kişinin acı çekmesine neden olunuyor, insanlar öldürülüyor. Umarım bu günün birinde kesin olarak son bulur” şeklinde konuştu.
En iyi yönetmen ödülü paylaştırıldı
Bu ödüllerden biri, en iyi yönetmen ödülü oldu. Romen Radu Jude siyah-beyaz bir Western olarak tanımlanabilecek “Aferim” ile seyircileri 1835 yılına götürüyor ve Roma azınlığın maruz kaldığı baskıyı gözler önüne seriyor. İki yıl önce de “...adına” adlı filmi ile Altın Ayı yarışına katılan Malgorzata Szumowska, “Body” filmi ile Polonya’nın iç karartıcı bir tablosunu çiziyor.
Oyuncu ödülleri favorilere gitti
İngiliz yönetmen Andrew Haigh’ın çektiği “45 Years” ise, Berlinale tarihinde çok nadir görülen bir başarıya imza attı. 45'inci evlilik yıldönümlerini kutlamaya hazırlanan bir çiftin, adamın 50 yıl önce ölmüş eski kız arkadaşının cesedinin bulunmasının ardından, nasıl kaygan bir zemine doğru yöneldiğini anlatan film, özellikle başroldeki Charlotte Rampling ve Tom Courtenay’in ölçülü, inandırıcı, samimi ve dokunaklı performanslarıyla beğenilmişti. Jüri de aynı kanıya vardı ve festivalin en iyi oyuncu ödüllerini, İngiliz Sineması’nın bu iki usta ismine verdi.
Berlinale 2015 Abschluss Gala Preisverleihung Charlotte Rampling und Tom Courtenay
Festivalin en iyi oyuncu ödülleri Charlotte Rampling ve Tom Courtenay'e gitti
Courtenay, arkadaşı Albert Finney’in de 1980’lerde aynı ödülü kazanmış olduğunu kaydederek “Nihayet 30 yıl sonra yetiştim ona” diyordu. Rampling ise, babasının 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya alan bir atlet olduğunu hatırlatarak, küçük bir kızken nasıl günün birinde benzeri bir başarının hayalini kurduğunu anlattı ve Berlin’de kazandığı Gümüş Ayı ile sonunda bayrağı babasından aldığını belirtti.
Şili’ye bir Gümüş Ayı daha
Yarışma bölümünün tek belgeseli de festivalden ödül ile dönüyor. Batı Patagonya'da katledilen yerli halktan Pinochet'nin dikta rejiminde hayatını kaybeden sayısız insana kadar, Şili'de devlet eliyle yakılan canların hikayesini anlatan usta yönetmen Patricio Guzmán, “El botón de nácar” ile en iyi senaryoya verilen Gümüş Ayı'yı kazandı.
Patricio Guzmán, “El botón de nácar” ile en iyi senaryoya verilen Gümüş Ayı'yı kazandı.
Ev sahibine tek Gümüş Ayı gitti
Festivalde “olağanüstü sanatsal performans"a verilen Gümüş Ayı ödülü de iki film arasında paylaştırılan ödüllerdendi. Yarışma bölümündeki üç Alman yapımdan biri olan “Victoria” filminin Norveçli görüntü yönetmeni Sturla Brandth Grøvlen, izleyenleri hayran bırakan 140 dakikalık tek plan çekim tekniği ile ödüle layık görülürken, Rus filmi “Pod electricheskimi oblakami”nin görüntü yönetmenleri Evgeniy Privin ve Sergey Mikhalchuk da günümüz Rusya’sının karanlık yanlarını akıllardan çıkmayacak kompozisyonlarla beyazperdeye taşıyan çalışmalarıyla Gümüş Ayı kazandılar.
Türkiye’den “Nefesim Kesilene Kadar” filminin de aday olduğu 50 bin euroluk En İyi İlk Film Ödülü ise Meksikalı yönetmen Gabriel Ripstein’in çektiği “600 Millas” adlı yapıma verildi.
Türkiyeli sanatçı Halil Altındere’nin de üyeliğini yaptığı kısa metraj jürisi ise, festivalin “Berlinale Shorts” adlı yarışmasında Altın Ayı ödülünü Güney Koreli yönetmen Na Young-kil’in “Hosanna” adlı filmine verirken, Gümüş Ayı’ya da “Bad at Dancing” adlı ABD yapımı ile Joanna Arnow layık görüldü. (DW/ARD/RK)
Altın Ayı ‘Taxi”nin
|
Almanya
65. Berlinale jürüsü İranlı yönetmen Cafer Panahi'nin "Taxi" filmini Altın Ayı'ya layık gördü. Yurt dışına çıkmasına Müsaade edilmeyen Panahi'nin ödülünü küçük yeğeni Hanna Saeidi aldı.