Bu görüntüler 1975'teki Vietnam savaşındaki Saygon görüntülerini hatırlattı. Benzeri bir durum Irak'ta ve Libya’da da yaşandı. Saddam Hüseyin'in ABD tarafından düşürülmesi sonrası yıllarca iç savaş benzeri bir durum oluştu. Ve daha sonra IS geldi.
Afganistan yıllarca altın varaklı saraylarda yolsuzluğa, rüşvete ağzına kadar batmış savaş ağaları tarafından yönetildi. Bu rüşvet ve yolsuzluğa ağzına kadar batmış tartışmalı devlet yapısı halk arasında asla meşru olarak kabul edilmedi.
-ABD öncülüğündeki Nato işgal güçleri halkın kalbini fethetmek için kendilerine yandaş bulma hedefiyle sosyal projeler yaptı.
- Yolsuzluklara, rüşvete batmış ve halkın nefretini almış politikacılara göz yumdu.
- Afganistan’ın kendisini savunabilmesi için güvenlik güçlerini eğitti. Eğittiği güvenlik güçleri eğitim sonrası silahını da alarak Taliban’a katılmak için kaçtı. Ve şu anda bu modern silahlar Taliban’ın elinde.
- “Güvenliği sağlamak”, “demokrasi ihracatı yapmak” için Afganistan’ı işgal eden Nato güçleri ateş açarak insanların evlerinin kapılarını kırarak içeri girdi.
Batı modeli demokrasi ihracı gerekçesiyle işgal güçleri askerlerinin Afganistan kentlerinin sokaklarında ağır silahlarla dolaşması işgal güçlerinin projelerinden yararlananlar dışında Afgan halkı tarafından kabul edilmedi.
Afganistan’ın işgaliyle binlerce asker ve sayısız sivil öldü, halkın ödediği vergilerle silah endüstrisinin sipariş defterleri dolduruldu.
Ve şimdi 2001 yılında savaş ağalarından kurulan azınlık hükümetiyle kovulan Taliban güçleri işgalden 20 yıl sonra ülke yönetimini kansız bir şekilde ele geçirdi.
Alman hükümeti yüzlerce yerel yandaşını yüzüstü bıraktı. Onları oradan almak yerine bürokratik engeller kurdu. On gün önce Savunma Bakanı Kramp-Karrenbauer, makamlarını terk etmiş Afgan makamlarını gerekli pasaportları vermemekle suçladı.