Türkiye’de özellikle OHAL ilanından sonra uygulanan politikalarla hayatın birçok alanında adaletsizlik yaşandığını düşünen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Adalet Yürüyüşü’nün ardından Çanakkale’de düzenlediği dört günlük Adalet Kurultayı’nı tamamladı.

Kurultay, sivil toplum örgütlerinden akademisyenlere, öğrencilerden kadınlara, şehit yakınlarından kayıp ailelerine, azınlık temsilcilerinden gazetecilere kadar uzanan geniş bir yelpazede toplumun her kesimini "adalet” kavramı üzerinde düşünmek için bir kamp ortamında bir araya getirmeye çalıştı.

Beş maddelik bildiride, Bağımsız ve tarafsız bir yargının inşa edilmesi - Kuvvetler ayrılığı esasına dayalı denge ve denetleme mekanizmalarıyla demokratik devletin oluşturulması - Adil ve meşru bir seçim düzeni - Sosyal devletin tesisiyle gelir adaletinin sağlanması - Yaşam tarzı ve inançlara müdahale edilmemesi (içki içmek hariç), özgürlüklerin korunup genişletilmesi - Aklı ve bilimi esas alan, ortak değerleri çoğulculukla koruyan, fırsat eşitliğini sağlayan bir eğitim reformu - Çatışma, kutuplaşma ve ötekileştirme siyasetinin terk edilmesi -“Medya üzerindeki hukuki, fiili, mali ve manevi baskının kaldırılması”, bu kapsamda milletvekilleriyle birlikte “tutuklu gazetecilerin serbest bırakılması istendi.

Açıklamada, “Adalet yürüyüşü” ve “Adalet Kurultayı” farklılıklar üzerinden değil ortak noktalar üzerinden tarif edilen bir harekettir. Ortak noktalar demokrasi, adalet ve huzur talebidir. Bu talepleri olan herkese yer vardır” denildi.

Temsilci olarak kadın grupları da vardı, ancak "cinsiyetler için adalet" gibi belirli bir konudan yoksundu. Buna ek olarak adaletsizlikten etkilenen herkes toplanacaksa, Kürtler de eksik olmamalıydı. Çanakkale, tozlu güneydoğudaki harap olmuş şehirlerinden çok uzakta olan güzel bir kent olarak kalacağa benziyor.