AB’den Türkiye'ye 3 milyar Euro

|   Avrupa

“AB değerleri” propagandasıyla AB’ye ilticayı yasaklayan AB, Türkiye’ye “mültecilerin ve göçmenlerin Avrupa'ya ulaşmasını engellemesi” karşılığında 3 milyar Euro verilmesi konusunda anlaştı.

Brüksel'deki AB zirvesinin ilk gün görüşmelerinin ardından konuşan  Amanya Başbakanı Angela Merkel, Avrupa Birliği liderlerinin, Türkiye'ye 3 milyar euroluk fonu kapsayan yeni göç anlaşması konusunda uzlaştığını söyledi.

Zirve öncesi basında çıkan haberlere göre, bu miktarın sadece Türkiye’deki Suriyeli göçmen ve mültecilere yönelik insani yardım için değil, aynı zamanda “mültecilerin ve göçmenlerin Avrupa'ya ulaşmasına engel olmak için” özellikle Türkiye'nin doğusunda sınır idaresi ve kontrolünün finansmanı için kullanılması isteniyor.

Türkiye ile mülteci antlaşması yenileniyor
Murat Çakır - Avrupa Birliği "mülteci akınlarını AB sınırlarından uzak tutmak" gerekçesiyle, her fırsatta eleştirdiği Türk hükümetiyle olan antlaşmayı yenilenemeye çalışıyor.
Bu hafta gerçekleşen  AB Zirvesinde Türkiye'den finansman konusunda teklif yapılması istendi. Avrupalı hükümetler, yayılmacı politikaları sonucunda ortaya çıkan savaşlar ve çatışmaların yol açtığı milyonluk mülteci krizinin çözümünü Avrupa Birliği sınırlarına komşu olan ülkelere bırakıyor. Son yıllarda Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Ege Denizi ve Kuzey Afrika ülkeleri konusunda sürekli olarak Avrupalı hükümetlerin Erdoğan hükümetiyle sürdürdükleri ihtilaflar, mülteciler konusu gündeme gelince birden bire unutulmuş gibi yapılıyor. Halbuki Avrupa Birliği ve Türkiye arasından çözüm bekleyen onlarca sorun bulunuyor.
 
Avrupa'nın temel amacının, milyarlarca Euro tutuyor olsa da, mültecileri Avrupa'dan uzak tutmak olduğu biliniyor. Bunun için ihtilaflı oldukları ülkelerle işbirliğine giriyorlar ve Avrupa sınırlarına görünür ve görünmez duvarlar örüyorlar. Frontex örgütünü "mültecilerle mücadele ordusu" haline getiren Avrupa, Türkiye'ye mültecileri geri püskürtmesi için 3 milyar Euro daha vermeyi karar altına aldı. Özellikle Yunanistan adalarında mültecileri hapishane benzeri kamplarda tutan Avrupa Birliği, yeri geldiğinde Türkiye'yi "insan haklarını zedelemekle" suçluyor. Aslında Türkiye'yi tam anlamıyla bir tampon bölge haline getirmek isteyen Avrupa Birliği açısından insan hakları veya demokrasi gibi konular öncelikli değil. Asıl önemli olan bir tarafta Avrupalı şirketlerin kârlarını garanti altına alacak adımlar, diğer tarafta da uygulanmakta olan neoliberal politikalara karşı oluşan toplumsal direnci mültecileri günah keçisi olarak lanse ederek, zararsız yollara yönlendirmektir.
 
2015 yılında Türkiye ile yapılan mülteci antlaşmasını "geçici bir çözüm" olarak ilan eden Avrupa Birliği, görüldüğü kadarıyla bunu sürekli çözüm haline getirmeye çalışıyor. Dahası kulislerde mülteci kamplarının bundan itibaren Avrupa sınırları dışındaki ülkelerde kurulması tartışılıyor. Örneğin Danimarka hükümeti, hem de sosyal demokratların öncülüğünde sadece mültecilerin Avrupa dışından sığınma hakkı istemesini değil, sığınma hakları kabul edilse dahi Avrupa dışında tutulmalarını karar altına almıştı. Görüldüğü kadarıyla Danimarka diğer Avrupa ülkeleri için örnek olacak.
 
Bununla birlikte Almanya'da olduğu gibi, Almanya'da yerleşik olan göçmenlerin ve mültecilerin sayısının azaltılması için bir takım adımların atılacağından hareket etmek gerekiyor. Örneğin vatandaşlık yasasında yapılan bir değişiklikle bundan itibaren "ırkçı ve antisemitik olunduğu" gerekçesiyle vatandaşlık hakkı verilmemesi öngörülüyor. Hükümet çevrelerinde Alman vatandaşlığına alınmış olan göçmenlerin "devlet düşmanı olmaları" durumunda vatandaşlıktan atılabilecekleri adımların atılması da tartışılıyor. Avrupa'nın o çok göklere çıkartılan "demokratik değerleri" bundan itibaren göçmen ve mülteciler için geçerli olmayacak gibi. İşte dünyayı yangın yerine çeviren yayılmacı politikaları gerekçelendirmek için yeni, günah keçileri yaratan Avrupalı hükümetler hem kendi toplumlarını, hem de dünyanın diğer coğrafyalarını tam tahakkümleri altına almaya çalışıyorlar. Nihayetinde vahşi kapitalizm ve yayılmacı emperyalizm tam olarak bunu gerekli kılıyor. Avrupa toplumları, kendilerini de kötü etkileyecek olan bu politikalara karşı direnç oluşturacak basireti göstermedikleri sürece bu uygulamalar giderek sertleşecek devam edecek.

 

 

Geri

 

Card image cap
înfo Magazin
Daha fazlasi için

YouTube
Card image cap
Türk Sanat Müziği
Daha fazlasi için
Card image cap
Mesleğe Adım Adım
Daha fazlasi için
Card image cap
İstekler Programı
Daha fazlasi için
Card image cap
SALI SALI Hakan
Daha fazlasi için