Raporda antisemitik şiddet “ciddi insan hakları sorunu” olarak tanımlanırken, bu durum temel sorunlar arasında sayıldı.
ABD, Almanya’daki antisemitizmle mücadelede federal makamların aşırı sağa fazla odaklandığını, göçmen Müslümanların rolünün ise küçümsendiğini savundu. 2023 yılı raporunda ise Almanya’da insan hakları durumunda önemli bir değişiklik olmadığı ifade edilmişti.
Raporda ayrıca, Almanya ve AB’de geçerli olan, internet platformlarının nefret söylemlerini 24 saat içinde silmesini zorunlu kılan düzenlemeler “sansür” örneği olarak gösterildi.
Raporun tarafsızlığı tartışmalı
ABD’deki insan hakları savunucuları, bu yılki raporu sert şekilde eleştirdi. Human Rights First Başkanı Uzra Zeya, Trump yönetiminin getirdiği değişikliklerin “nesnel ve tarafsız” değerlendirme yaklaşımından “radikal bir kopuş” olduğunu söyledi. Amnesty International’dan Amanda Klasing, belgenin “son derece seçici” hazırlandığını savundu. Human Rights Watch ise müttefik hükümetlerin ciddi insan hakları ihlallerinin örtbas edildiğini belirtti.
New York Times’a göre, El Salvador, Macaristan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail gibi Trump yönetimiyle yakın ilişkileri olan ülkeler hakkındaki ifadeler yumuşatıldı. Örneğin El Salvador için 2024’te “ciddi insan hakları ihlallerine dair güvenilir raporların olmadığı” belirtildi. Ayrıca hükümetlerin LGBTQIA+ topluluğuna yönelik politikalara ilişkin eleştiriler büyük ölçüde rapordan çıkarıldı.
Reuters’ın haberine göre, raporun yayımlanması aylarca ertelendi ve Trump tarafından atanan yetkililer, önceki taslağı başkanın America First politikasıyla uyumlu hâle getirmek için köklü biçimde değiştirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı ise raporun yalnızca okunabilirliğini artırmak amacıyla yeniden yapılandırıldığını iddia etti.
Washington’ın raporu Almanya’da tartışma yaratırken, insan hakları savunucuları da belgenin tarafsızlığının sorgulanması gerektiğini vurguladı.