Gelen haberlere göre aşılananlar arasında hastalananların ve virüs bulaşanların sayısı artıyor. Büyük Britanya'da hastanelerde yatan insanların yüzde 40'ı aşılanmış insanlardan oluşuyor. Endişelenmek için bir sebep olamaz mı?
Aşı enfeksiyonun bulaşmasını ve bulaştırılmasını yüzde yüz engellemiyor. Ancak her iki durumda da risk faktörünü düşürüyor.
İsrail BioNTech aşısının insanları yüzde 95,8 oranında enfeksiyona karşı koruduğunu açıklamıştı. Ancak daha sonra İsrail hükümeti aşının etkisiyle ilgili yaptığı açıklamayı koruma oranını düşürerek düzeltti: İsrail hükümetinin son açıklamasına göre aşının virüsten koruma oranı yüzde 64, İsrail medyasına göre ise yüzde 39 olarak verildi. Aşı virüs öncesi ağır hastalığı olanları yüzde 99 değil, tam tersine yüzde 80 koruyor.
İsrail hükümeti tarafından yapılan son araştırma sonuçlarına göre bu durumdan virüs öncesi ağır hastalığı olanlar ve yaşlılar etkilendi.
Politik magazin programı Monitor’un haberine göre, “virüs öncesi ağır hastalığı olanlara yapılan tam aşıdan arzulanan iyi bir bağışıklık sonucu alınamadı. Bu insanlar virüsün bulaştırılmasında hala büyük bir risk durumunda.”
İsrail’de halkın yüzde 60'ı tam olarak aşılandı. Ancak hastaneler tam olarak aşılanmış insanlarla dolu.
Peki Almanya'daki durum ne?
Tam olarak aşılanmış insanlardan kaçının virüse yakalandığı bilinmiyor. Çünkü aşılanmış olan insanlara ne sinemada ne konserlerde ne de seyahat durumunda yaklaşık olarak test yaptırılmıyor. Aşı kimliğinin gösterilmesi yeterli. Bu büyük bir problem.
Afrika kıtasında ortalama olarak insanların sadece yüzde 1,6'sı aşılanmış durumda. Bu da buradaki insanların virüse karşı korumasız olduğu anlamına geliyor. Virüsler Avrupa'dan oralara taşınabilir.
Tersine turistler virüsü oradan buraya da getirebilir. Yedi günlük Inzidenz Avrupa tatil ülkelerinde 300'ün üstünde.